Öbür dünya fikri neden var?
Merhaba,
Bu yazımda öbür dünya fikrinden, insanlarda öbür dünya fikrini yaratan motivasyonlardan bahsetmek istiyorum. Bu konuyu masaya yatıran “entellektüellerin” çoğu gibi, meseleyi salt bir cehalete indirgeme cahilliği de yapmayacağım. Çünkü benim düşüncelerime göre, meselenin özü bir cehalet olmadığı gibi, varoluşun yarattığı bir zorunluluk.
Daha önce yazdığım içeriklerde ve kitaplarda belirttiğim üzere; kendinin bilincinde olan bir varoluş, varlık kaygısıyla birlikte gelmek zorundadır. İnsan hayatının sonuna kadar bu kaygıyla savaşır.
Kendinin bilincinde olan gelişmiş bir varlık(insan vb canlılar), bir gün öleceğini ve ölüme her geçen gün yaklaştığını bilir. Bu sonun varlığı da, varlığın var olmak çabasıyla çektiği acıları anlamsız hale getirir. İnsan gibi akıllı varlıklar bu mantığı işletebilecek kadar yeteneklidir. Dolayısıyla insan gibi akıllı bir varlık, denklemden öbür dünya inancını çıkardığınız zaman, matematiksel olarak çökmek zorundadır. Yani intihar etmek zorundadır.
Yukarıdaki iddilarıma ateist arkadaşlar katılmayabilir. Şayet hayatın akışı gerçekten zevkli, keyifli bir halde olsaydı, içinde acı ve trajedileri daha az barındırsaydı, belki hayatın kendisi varoluşun bir bedeli haline gelebilir, ölüm adil bir bedel olarak değerlendirilebilirdi. Ama bu haklara sadece küçük bir azınlık sahipti ve hala da böyle. Bu yüzden bu arkadaşları istisna olarak ayırıyorum. Satın alma gücü ve refah ne kadar düşük olursa, öbür dünya inancına olan bağ o kadar kuvvetlidir. Yukarıda anlattığım sebeplerden. Bunun tersini ispatlayabilecek bir veri yoktur.
Öbür dünya inancı günün birinde yok olur mu?
Bu iki farklı ortamda mümkün. İlk olasılık; insanların büyük çoğunluğu şimdi içinde bulundukları durumun aksine, refah, bolluk ve neşe içinde yaşadıkları bir ortam ve bu ortamın değiştirdiği kültür. Böyle bir ortamın gerçek olduğunu farz edersek, muhtemelen birkaç nesil içerisinde öbür dünya ve din kültürleri terk edilip unutulacaktır.
İkinci olasılık ise, insanların gerçekten zaman mekan bağımsız bir varlıkla tanışıp bu varlığın bir parçası olabilmesiyle mümkün. Bu sayede artık bir varoluş kaygısı taşımalarına gerek kalmayacaktır. Dolayısıyla öbür dünya fantazisine olan ihtiyaç yok olacaktır. Benim üzerinde duracağım mesele de bu olacak. Çünkü böyle bir varlık var ve yazacaklarım benim deneyimleyip yorumladığım meseleler.
Nedir bu varlık? İnsan nasıl öbür dünya fikrine ihtiyaç duymaz?
Yanlışlanabilir Tanrı(en aşağıda linkler var) içeriklerinde, bilimsel metotlarda, doğanın içinde olup aynı zamanda doğayı aşan, zaman mekan bağımsız bir varlığı ortaya çıkarıyorum. Şayet siz de benim ulaştığım idrak seviyesine ulaşabilirseniz, bu temelden sonra varoluşunuz salt bir anlamsızlık çıktısı üretmekten kurtulacaktır.
Varlığınız artık eskisi gibi anlamsız değildir, çünkü; somut olarak gerçek bir doğaüstü varlığı tanımış ve onu tanıdığınız için onunla linklenmiş, aktif halde bağlantıdasınız demektir. Bu da sizi her geçen gün dönüştürür. Her geçen gün daha fazla ona benzersiniz, daha fazla o olursunuz. Çünkü bu varlık, kendisine atfettiğimiz doğaüstü vasıfları sebebiyle, sadece sizin dışınızdaki bir 3. kişi değildir. Hem öyledir hem değildir.
Bu sebeplerden, gün geçtikçe, yeni varlığınıza alışıp sindirdikçe, varoluşunuza yüklediğiniz anlamsızlık zayıflayarak yok olacaktır.
İlgili içerikleri bırakıyorum. Sırasıyla okumanızı tavsiye ederim.
