Modern Anarşizm
İnsan acizliğini, zayıflığını kabul edip onu sahiplendiği zaman; bir Tanrı olup Cennet’i yaratabilir.
--
Giriş
Bu içerik anarşist felsefeler ve teknolojiyi sentezleyerek geliştirdiğim, doğrudan demokrasi modelini teknolojiyle birleştirip insanın kitle yönetimi üzerindeki etkisini zayıflatarak kusursuz küresel bir kitle yönetim biçimi oluşturmayı hedefleyen bir topluluk yönetim biçimi teorisinin özeti niteliğindedir. Kısa başlık açıklamalarında, içeriğin daha anlaşılabilir olması hedeflenerek tanımlar yapılmış ve başlıkların kendi içlerindeki hiyerarşik düzeninden bahsedilmiştir.
“Problemler” başlığında;
- Var olan topluluk yönetim sistemlerinin eleştirileri yapılacak, tarihsel süreçler üzerinden deterministik örneklerle desteklenerek neden insan medeniyeti için uygun olmadıkları, sürdürülebilir sistemler olmadıkları anlatılacaktır.
“Medeniyetler ve teknoloji ilişkisi” başlığında;
- Geçmişten günümüze yaşanan medeniyet devrimleri ve teknoloji arasındaki kronolojik ilişkiler kullanarak, yaşanan devinimlerdeki görünmez kuvvet olan teknolojinin etkileri anlatılacaktır.
“Covid ve teknoloji ilişkisi” başlığında;
- Küresel ve güncel olabilecek önemli bir problem olan covid pandemisi üzerinden, teknoloji, medeniyet ve ahlak kavramının neden birlikte yükselmesi gereken üç parametre olduğu yine tarihsel kronolojik ilişkiler parametrelerine göre ispatlanacaktır. Bu üç denge arasındaki frekânsın daha da açılması durumunda yaşanabilecek problemler anlatılacaktır.
- İçeriğin sonraki bölümlerinde bu üç parametre; yani teknoloji, ahlak ve medeniyet bir Öklid sabiti gibi kullanılacak, problemlerin sebeplerinin betimlendiği kısımlarda mutlaka bu parametlerin birisindeki dengesizlikten bahsedilecektir.
“Kapitalizm ve Marx” başlığında;
- Marx’ın kapitalizm ve devletçilik hakkındaki tahminleri değerlendirilecek, haklı olabileceği tahminleri betimlenecek. Teknoloji parametreleri teorilerinde yeteri kadar var olmadığı için hatalı olabilecek tahminleri üzerinde yorumlar yapılacaktır.
“Neden Anarşizm?” ve “Anarşist Devlet” başlıklarında;
- Mevcut olan siyaset teorileri içerisinde Modern Anarşizmin neden en doğru topluluk yönetimine en yakın teori olduğu ve neden kaçınılmaz olduğu anlatılacaktır.
- Modern Anarşizm anlayışı ile klasik Anarşist teorilerdeki kesişim noktaları betimlenecektir. Neden devletçiliğin olmazsa olmaz olduğu ve hangi koşullar altında Anarşist anlayışla birlikte devletçilik anlayışının mümkün olabileceği anlatılacaktır.
- Medeniyetlerin gelişebilmesi ve insan türünün devam edebilmesi için neden insanın kendi yönetimini bir başkasına vermesi gerektiği anlatılacak, insanın doğal zayıflıklarının ne gibi hayati problemler getirebileceğinden bahsedilecektir.
“İhtiyacımız olan nedir?” başlığında;
- Bu bölüme kadar bahsedilen problemlerin yaşanmayacağı bir topluluk yönetimi sisteminin, hangi şartlar altında mümkün olabileceği irdelenecek ve mükemmel topluluk yönetimi sisteminin kavramsal olarak bir tanımı yapılacaktır.
“Modern yöneticiler nasıl var olacak?” başlığında;
- Tanımı yapılan mükemmel topluluk yönetimi sisteminin kavramsal tanımları teknik olarak desteklenecek, teori soyut ve somut olarak birleştirilmeye başlanacaktır.
İçeriğin sonraki kısımları, buraya kadar anlatılan soyut teorik kavramları teknik olarak destekleyen somut mekanikler olacaktır. Tarifi yapılan topluluk yönetimi sisteminin içerisindeki hukuk, finans, seçim ve denetleme mekaniği vb. gibi konuların teknik olarak nasıl çalışacağı özetlenecektir.
İçerik genel olarak Hegel’ci bir diyalektik ile problemleri tanımlar, sebeplerini açıklar. Ardından teorik çözümleri yaratır ve yaratılan kavramları mekanik olarak destekleyerek somutlaştırır.
Problemler
İnsan ırkı medeniyetlerin başlangıcından itibaren bir arada yaşamayı mümkün hale getirmek ve birlikte yaşama koşullarını iyileştirmek adına pek çok topluluk yönetim sistemi denemiştir. Günümüze kadar bu sistemler evrimleşerek çeşitli sınıflara ayrılmıştır. En çok benimsenen ve en modern olduğu düşünülen topluluk yönetimi sistemlerinin başında da Demokrasi gelmektedir.
Ancak her ne kadar Demokrasi yenilikçi ve adil bir topluluk yönetim sistemi gibi görünse de uygulama problem henüz çözülememiştir. Bunun sonucunda günümüz demokrasileri büyük ölçüde aslında sadece temsilen vardır, uygulanabilen demokrasi de temsili demokrasidir.
Bu içerikte özellikle kurumsal yapılar ve demokratik sistemler üzerindeki problemler nelerdir ve nasıl çözülebilir konuları üzerinde yoğunlaşacağım.
Başlık neden “Modern Anarşizm” peki diye soracak olursanız; aslında benim bahsedeceğim problemler ile anarşizm felsefesinin problemleri birbirine oldukça benzeyen problemler, yani çıkış noktamız oldukça birbirine benzer. Problemin çözümü konusunda Anarşizm ile yollarımız ayrılsa da problemin başlangıcı ve sonunda tekrar birleşiyoruz.
Medeniyetler ve teknoloji ilişkisi
Uzun ve kısa tarihimize bir göz atacak olursak kurulan ve yıkılan sayısız sayıda medeniyet mevcuttur. Bu yıkılan ve yeniden kurulan medeniyetlerden bir büyüme frekansı çıkarmak istersek, yıkılan ve yeni kurulan devletlerin aralarındaki farkları ölçmek istersek, istisnai durumlar hariç her yeni medeniyet eski medeniyetlerden hem ahlaki hem de teknik olarak daha gelişmiş medeniyetler olmuştur. Büyük medeniyetlerin ardından gelen daha az gelişmiş medeniyetler örnekleri de vardır ve yanıbaşımızdaki İran örneği bunların en somut olanlarından birisidir. Ancak bu medeniyetlerin kısa ömürlü olacağı kaçınılmaz olacağı için bu sonuca ulaşırken İran örneğini veya Roma’nın yıkılışıyla birlikte kurulan daha ilkel topluluklar gibi verileri liste dışı bıraktım.
Medeniyetlerin teknik olarak gelişimiyle birlikte önce tarım devrimi, sonra sanayi devrimi geldi ve şimdi de bir teknoloji devriminin ortasındayız diyebiliriz. Aslında teknoloji devrimi hep vardı, sanayi devriminde de, tarım devriminde de, ilk çağlarda tekerleğin icat edilmesinde de. Ancak büyüme ivmesi son 20 yılda yaptığı ivmeden çok daha küçük olduğu için bir ana kavram olarak dikkat çekmedi.
Son 20 yılda yaşadığımız büyümenin muhteşemliğini şu örnekle açıklayabiliriz. Şayet şimdiden 2021 yılından 1990 yılına ışınlanmış olsaydık çevremizdeki insanlara gelecekten haberler verseydik bizim şu an geldiğimiz teknolojik seviyeyi en basitinden cep telefonunu idrak etmesi imkansıza yakın olacaktı. İvme bu şekilde devam ederse aynı şekilde 20 yıl sonrasından gelecek bir gelecek yolcusu için de geçerli. Yani şahsen ben 2050’den gelmiş olsam bunun için hiç çaba sarf etmezdim veya sırf bu amaç için çalışıp özel bir teknik geliştirmem gerekirdi. Ancak 1990 yılından 1950 yılına aradaki teknoloji ivmesi bu kadar yüksek olmadığı için gelecekten getirdiğimiz haberlere çevremizdekileri inandırabilirdik.
İşte teknoloji yarattığı bu yüksek ivme sayesinde daha fazla görünür hale geldiği için bir teknoloji devriminin yaşandığını idrak edebildik. Ancak teknoloji bu ivmeyle birlikte bir takım sorunları da beraberinde getirdi. Teknoloji ne kadar geliştiyse insanlar o kadar birbirlerini etkilemeye başladı. O kadar fazla enerji tüketmeye başladı. Bunun sonucu olarak medeniyetlerin sürdürülebilir olması için ulusal yasalar çıkartıldı ve devletler de birbirini günden güne daha çok etkilemeye başladı. Bu etki artık öyle seviyelere geldi ki devletlerin kendisi bir problem haline gelmeye başladı.
Covid ve Teknoloji ilişkisi
Bir üst paragrafta bahsettiğim durumun en somut çıktısı kuşkusuz küresel ölçekte yaşadığımız covid-19 salgını. Gelişen iletişim ve ulaşım teknolojileri sayesinde dünyanın bir ucundan diğerine gitmek artık çok daha kolay. Bir kişi tüm dünya ile istediği zaman etkileşime geçebilir. Ancak teknolojinin bu devasa gelişimine rağmen devletçilik anlayışı halen 1900’lü yılların başlarında hayata geçirilen sistem ile büyük oranda benzerlik gösteriyor. Bu sebepten Çin’deki birisinin yarasa yemesi teknolojinin yarattığı ivme sayesinde küresel ölçekte bir tehdit halini alabiliyorken uluslararası devletçilik yasaları Çin’de yarasa yiyen bir insanın sorumluluğunu sadece Çin devletine veriyor. Oldukça ilkel ve absürt bir kural.
Keza aynı durum teknolojiyle birlikte gelişen nükleer teknoloji faaliyetlerinde de farklı değil. Her ne kadar IAEA (uluslararası atom enerjisi kurumu) gibi ulusal ölçekli denetleme kurumları olmasına rağmen şu an dünyada ne kadar nükleer atık olduğunu ve bunların nerede olduklarını kimse bilmiyor. Oysa böylesine hayati, böylesine geleceği tehdit eden bir risk verisinin mümkün olduğunca şeffaf bir şekilde yayınlanması gerekirdi.
Ahlak ve medeniyet ilişkisi
Kullandığım ahlak kavramının muhafazakar bir bakış açısı olarak algılanmasını istemediğim için, ahlak ibaresi ile ilgili kesin bir tanım yapmak istedim. Benim kullandığım “ahlak” tanımı kişisel hak ve özgürlükler ile birebir ilişkilidir. Hangi şey kişisel hak ve özgürlükleri destekliyorsa, küresel yaşamı destekliyorsa, o eylem benim için bir ahlak eylemidir. Tersi tarafında yer alıyorsa ahlaksızdır.
Medeniyet teknolojik gelişmelere bağlı her ivmelenmesinde küresel ahlak da doğru orantıda gelişmiştir. Kölelik ortadan kalkmıştır, insan hakları evrensel beyannamesi yazılmıştır, kadınların hakları verilmiştir(en azından girdik o sürece)vb. uzar gider. Bu bir zorunluluktur. Ancak son 20 yıldır yaşadığımız teknoloji ivmesi öylesine yükseldi ki, küresel ahlak oranı çok gerilerde kaldı. Bunun sonucu olarak dünya nükleer silah deposuna göndü, küresel ısınma meselesinde geri dönülemez eşiğin çok az gerisindeyiz!
Ya yükselen teknoloji ivmesinin yükseldiği gibi inmesi veya medeniyetlerin ahlaki olarak teknolojinin yarattığı ivmeye yetişmesi gerekiyor. Yani bir an önce küresel ısınmayı kontrol altına almamız ve devletlerin birbiri arasındaki güç savaşlarını bitirmemiz gerekiyor. Ama gelin görün ki kurumsal devletçiliğin yapısı gereği en fazla buraya kadar gelebiliyoruz. Küresel ahlakı teknolojinin çıktığı seviyelere çekebilmemiz için devletleri yıkıp birleştirmekten başka çaremiz yok.
Aksi durumda devletleri korumak istersek bu ancak Teknoloji ivmesinin düşürülmesiyle mümkün, ki bu seçenek de ancak küresel bir savaşın meyvesi olabilir ancak. Yani medeniyetimizin ahlaki olarak gelişmesi gerektiği konusu olmazsa olmaz bir zorunluluk ve yaşadığımız her an bizi buna daha fazla zorluyor.
Medeniyet olarak en büyük ahlaki ilerlemeyi iklim ile mücadele konusunda yapıyoruz desek yanılıyor olmayız. Paris antlaşması gibi bir ulusal anlaşma var ve uzun vadede bu birlikteliğin getireceği pozitif faydalar da öngörülebiliyor. Ancak bu olumlu gelişmenin yarattığı medeniyet ve ahlak ivmesi maalesef teknoloji ivmesiyle boy ölçüşemeyecek kadar zayıftır.
Tarih boyu bu üç kavram, yani medeniyet, ahlak ve teknoloji birbirlerine yakın ilerlemiş çizgilerdir. Nasıl medeni bir topluluk olmadan ahlaklı bir topluluk olunamayacağı gibi, hem ileri teknolojiye sahip hem de ilkel yöntemlerle yönetilen bir medeniyet olamaz. Medeniyet ve ahlak ivmesinin teknolojinin yarattığı ivmeye yaklaşabilmesi için devletçilik anlayışının kökten değişmesi gerekmektedir, hatta bu zorunluluktur.
Çünkü devletler yapıları gereği ahlaksızdır milliyetçidir, ırkçıdır. Öyle olmak zorundadır.
Milliyetçilik neden ırkçılık ve cinsiyetçilik ile yan yana diyenler için de bu paragrafı ayırmak istedim. Milliyetçilik tıpkı ırkçılık gibi cinsiyetçilik gibi belirli hak ve zümreye sahip olan insanların diğerlerine göre daha imtiyazlı olduğunu savunan bir ideolojidir. Mesela bir bakkalınız var ve iki tane müşteriniz geldi. İkisi de aynı ürünü istiyor ama sizde sadece bir tane var. Müşterilerin birisi sizin milliyetinizden diğeri de başka milletlerden. Burada siz milliyetçi bir bakkal olarak elinizdeki ürünü ilk gelen yabancı müşteriye değil de kendi milliyetinizden olan müşteriye vermeyi seçmeniz durumunda milliyetçilik eylemi yapmış olursunuz. Bu biçim itibariyle masum bir olay örgüsü gibi görülebilir. Ancak bu eylemi benzer parametreler kullanılarak bir ırkçı bakkal tarafından yapılıyor olması veya bir cinsiyetçi bakkal tarafından yapılıyor olması durumunda buradaki iğretiliği bir milliyetçi görebilir, ancak ırkçı veya cinsiyetçi bakkal bu iğretiliğin farkında olabilecek yeteneğe sahip değildir. Bu sebepten bir milliyetçiye kolay kolay milliyetçiliğin en azından nahoş bir davranış olduğunu açıklamaya çalışırsanız bu oldukça zaman alacaktır. Bu yazdıklarımı okuyan bir milliyetçide en azından kendisini sorgulama düşüncesi yaratabileceğimden bile şüpheliyim. Sonuç olarak milliyetçilik tıpkı ırkçılık gibi cinsiyetçilik gibi birilerini kayırma diğerini ötekileme üzerine kurulmuş bir ideolojidir. O sebepten üçünü aynı kefeye koymuş olmam bir haksızlık veya taraf olma durumu değildir.
İstisnalar hariç devletlerin bir çoğu ilkel devletçilik yasalarına sahip oldukları için kendi vatandaşlarını diğerlerinden kayırmak durumundadır, milliyetçilik yapmak durumundadır. Yani devletler ahlaksızdır.
Kapitalizm ve Marx
Marx, Das Kapital’inde kapitalist sistemin eninde sonunda çökeceğini ve komünizmin yeniden dünyaya hakim olacağını sebepleriyle birlikte yazmıştı. Ancak Marx hesaplamalarını yaparken iklim krizi yoktu ve öngörülebilir değildi, nükleer teknoloji diye bir tanım yoktu. Kısaca Marx’ın öngörülerini hesaplarken bu faktörleri de ekleyip tekrar bir hesaplama yapmamız gerekiyor.
Marx kapitalizmin çökmesinin zorunlu olduğu konusunda haklıydı. Çünkü sürekli kar etmeye odaklanmış bir finans sistemi kar edecek bir şey kalmadığı zaman kısa bir sürede balon gibi patlaması gerekiyordu. Ancak bu patlama kimsenin canını yakmayacak bir patlama olmayacaktır. Sistemin yürümesi ve kar etmenin mümkün olabilmesi için devletlerin birbirini yemeye başlaması gerekmektedir. Bu yakın tarihe kadar sürdürülebilir bir kar etme modeli olmasına karşın gelişen teknoloji ve silahlanma hızını dikkate alırsak, bugün ortadoğuda olan biteni dikkate alırsak, devletlerin birbirini yemesi artık eskisi kadar kolay ve zahmetsiz değildir. Bunun sebebi yine teknoloji ivmedisir.
Bu durumda kapitalizm yine çökecektir. Hatta teknoloji ivmesi arttıkça bu tehlike daha da büyüyecektir. Devletlerin otoriteleri daha da zayıflayacaktır. Ama bu çöküş komünizmi müjdeleyen bir kutlu çöküş değil, kıyametin ta kendisi olacaktır. Devletler ve siyasetçiler ellerindeki tüm teknolojik argümanları bir diğerini yok etmek için kullanacak ve dünya belki de asla eski haline gelemeyecektir.
Neden Anarşizm?
Aşağıda özet olarak bahsedeceğim yönetim modelinde sadece Anarşizmden referans alacağım sebepler olacağı için. Anarşistler ne tür bir devletçilik modeli getirirsek getirelim bu modelin yozlaşacağını çürüyeceğini çok daha öncesinden öngörmüşlerdi, çünkü devletçilik zaten başlı başına sorunlu bir modeldi. Ancak Anarşistler devlete alternatif bir model oluşturma konusunda pek başarılı değildi, bunu da gayet normal karşılıyorum. Aynı problemi 20 yıl önce önüme gelse benim de bu soruya bir cevabım olamazdı. Ancak şu an var, çünkü teknolojiye sahibiz. Benim teorim de anarşistlerin bu çıktısı üzerinde temellenmiş, bu problemi teknik olarak nasıl çözeriz, nasıl hem anarşist hem de alternatif bir devlet modeli oluştururuz konusunu irdeleyecek bir içerik olacak. Biçim itibariyle anarşizm teorisindeki eksik yerleri doldurmaya çalışacağım için buna “Modern Anarşizm” dedim.
Anarşist Devlet
Yukarıdaki paragraflarda devletçilik anlayışının sorunlarından, ilkelliğinden ahlaksızlığından bahsettim. Devletçilik yasalarının daha medeni ve daha ahlaklı olması gerektiğinden bahsettim. İşte yollarımız burada anarşistlerle birleşiyor. Çünkü böyle bir şeyin, yani devletlerin teknoloji gibi yüksek ivmeler kazanıp medenileşirken aynı zamanda ahlaklı kalmasının maalesef bir yolu yok.
Ama yolumuz anarşistlerle burada birleştiği gibi aynı zamanda ayrılıyor. Çünkü anarşistlerin bu probleme mekanik olarak, teknik olarak somut bir çözümü yok. Sürekli çoğulcu sistemden bahsediliyor ama aynı zamanda sistemin kendi kendisini yönetmesi bekleniyor. Şayet dünya üzerindeki tüm insanlar birer entelektüel olsaydı bu olasılık kısmen mümkün olabilirdi, ama değil. Dolayısıyla anarşistlerin kurguladıkları alternatif toplum yönetimi sistemi uygulanabilir modeller değil. Sorunları tespit etme konusunda aynı yöne bakıyoruz, ama çözüm modelleri kısmında ayrılıyoruz. Çünkü klasik Anarşist teorilerin bir çözüm mekaniği maalesef yok.
Anarşist teorisyen Peter Kropotkin Anarşizm üzerinde en bilimsel olabilecek teoriyi geliştirmiş bilim insanıdır. Sosyal Darwinizm’i farklı bir bakış açısıyla inceleyerek elle tutulur bir teori ortaya çıkarmıştır. Diğer sosyal darwinist bilimcilerin şiddete dayalı gelişim modelini reddederek, evrimi yardımlaşarak destekleyen mekanikler geliştirmiştir. Bu teorilerini oluştururken kuşkusuz Sibirya’da yaşayan insanları gözlemlemesi en büyük etkendir. Orada yaşayan insanların nasıl devletin etkisinde olmadan geliştiklerini gözlemlemiş ve devletin gereksizliği fikrini oluşturmuştur, oradaki ilişkileri izleyerek kendi devletsiz kitle yönetimi mekaniğini geliştirmiştir.
Ancak tüm bu teorileri yaratırken, doğanın kendisinin devletleşen özelliklerini atlamıştır. Sibirya’da devlet aslında vardır, devlet soğuğun kendisidir. Doğa, Sibirya’da tıpkı devlet gibi vatandaşlarını korkutur, vatandaşların birbirleriyle dayanışma içinde olmasını ister. Bu istediklerini de tıpkı devletler gibi şiddet kullanarak denetler. Ancak mekanikleri biçim olarak farklıdır, devletin polisi vergi memuru vb. vardır, Sibirya’nın ise keskin soğuğu.
Bence Sibirya’da soğuk, insan yapımı bir devletten çok daha bir devlettir. Ama bu konuyu çok uzatmak istemiyorum konuyu saptırmamak adına.
Anarşistler ile aynı fikirde olacak şekilde hangi modelde bir devlet otoritesi olursa olsun o sistemin sürdürülebilir olmadığını, çöküşünün daha doğarken kaçınılmaz olduğunu savunuyorum.
İnsanların yönettiği kurumsal yapılar genellikle başka kurumsal yapılar tarafından denetlenir. Mesela bir holding sahibi olsanız bile vergi memurlarından korkarsınız, bu da sizi korkutarak size o an cazip gelen bazı hukuksuz eylemleri yapmaktan alıkoyar. Ancak devlet düzeyinde bir kurumsallıktan bahsettiğimiz zaman bu denetçilik mekanizması oldukça zayıflar. Devletler kendi içlerinde insan hakları ihlalleri yapabilir, kitlesel katliamlar yapabilir. Diğer devletler de milliyetçi olmaları sebebiyle, ahlaksız olmak durumundadır ve bu sebepten şayet kendi milletleri bir zarar görmüyorsa başka bir devletin içinde olup bitenlerle o kadar da ilgilenmezler. Bugün Ortadoğu’da Afrika’da yaşananların, savaşların açlıkların basit açıklaması budur. Devletlerin ahlaksızlıklarının çıktılarıdır.
Devlet modeli yozlaşması kesin olan bir model olmasına rağmen, aslında problem tam olarak devlet mekaniğinde de değildir. Problem devlet makinesini yöneten makinistlerdedir, problem insandır. İnsanı temelde güdüleri ve korkuları yönetir. Mesela her sabah erkenden kalkıp işe gitmenizin ardındaki motivasyon bir korkudur. Aç kalmaktan korkarsınız veya çocuğunuzun mamasını alamamak sizi korkutur. Şayet korkular etkisizleşirse bir raddeden sonra değişirsiniz. Hayvani “daha fazlasına sahip olma” güdüleriniz açığa çıkar. Önce birilerinin hakkını gasp etmeye çalışırsınız. Sonra birilerinin canını yakmaya başlarsınız. Ne yapabileceğinizin sınırı korkularınızın tekrar etkili olduğu yerdir. Aslında bu gayet doğal bir süreçtir, çünkü kabul etseniz de etmeseniz de insanın doğası budur.
Devlet makinesini yürüten makinistler, yani siyasetçiler yargıçlar vb. insanların konumları gereği korkuları zayıflayacaktır. Devlet gücünü yöneten makinistler korkularını yenmeye başladığı zaman bir üst paragrafta yazdıklarım kaçınılmazdır. Demokrasi adıyla, komünizm adıyla veya başka ideolojiler adına yapılan hukuksuzlukların, işlenen kitlesel cinayetlerin sebebi sadece budur, sistemin kendisi değildir. Dolayısıyla günümüzün en iyi yönetim sistemi olan Demokrasi’den bin kat daha iyi yasalarla donatılmış yeni bir ideoloji de yaratsanız sonuç değişmeyecektir. Çünkü mükemmel sistemin mükemmel operatörleri olmalıdır, ama insan mükemmel bir sistemi yönetebilecek kadar mükemmel değildir.
Ancak benim teorime kitleleri yönetecek göre bir devletin varlığı bir zorunluktur. Bu işi de şu anda devlet otoriteleri yapıyor. Ama yukarıda devlet modelinin kendisi problemli dedik, o kadar sebep saydık. O zaman devletin nasıl bir otorite olması gerekiyor ki, hem bir devlet olsun ama aynı zamanda devletin ahlaksızlığını barındırmasın?
İhtiyacımız olan nedir?
Buraya kadar problemi ve sebeplerini açıklama çalıştım. Şimdi fazla sebep sonuç ilişkisine girmeden olması gereken, ideal bir devlet yöneticisi tanımı yapacağım. Bu yönetenleri “topluluk yöneticileri” olarak ifade edeceğim.
Topluluk yöneticilerinin insani zayıflıkları olmamalıdır.
Bir insan düşünün, hırsları yok, korkuları yok ve bir o kadar da adil. Böyle bir insan tanıyor musunuz çevrenizde? Sanmıyorum. Çünkü bu imkansız. İnsani zayıflıklara sahip olmayan bir insan olamaz, hadi oldu diyelim bir şekilde, o insan yaşayamaz. O halde topluluk yöneticisi bir insan olmamalıdır.
Topluluk yöneticileri öylesine kudretli olmalıdır ki, yok edilmesi imkansız olmalıdır.
İnsani korkularının kaynağı aslında sadece budur, var olma çabası. Çünkü insan ölümlüdür. Yok edilemez bir insan da yoktur, dolayısıyla bu yönetici yine insan olamaz.
Topluluk yöneticileri gerektiği kadar adil, gerektiği kadar da acımasız olmalıdır.
İlk paragraftaki koşul sağlanmış olsa bile insan duygusal bir varlıktır. Bunun sonucunda duygularına göre hareket edebilir ve haksızlık edebilir veya verilmesi gereken bir cezayı vermeyebilir. Yani bu özellikleri taşıyan yine insan olamaz.
Yukarıda tanımladığım özellikleri barındıran devlet yöneticileri yarattığımızı varsayarsak; bu özelliklere sahip yöneticileri olan bir devlet modeli, önceki devlet modellerinin sahip olduğu zayıflıklara sahip olmayacaktır.
Ancak tüm bu şartları gerçekleştirmemize rağmen işimiz burada bitmiyor. Bu devletten sadece bir tane olabilir. Çünkü birden fazla devletin varlığı devletleri kaçınılmaz olarak ulusalcılığa, milliyetçiliğe, yani ahlaksız olmaya zorlayacaktır. Küresel kusursuz bir devlet modeli ancak bu koşullar sağlandığında yaratılabilir.
Modern yöneticiler nasıl var olacak?
Yukarıda tarifini yaptığım gibi insani zayıflık ve korkulardan yoksun mükemmel topluluk yöneticileri yapıp devlet idaresini bu yöneticilere bıraktık diyelim. Ancak.. Bu nasıl mümkün olacak?
Bunun için teknolojiden destek alacağız, bu yöneticiyi kendimiz teknolojiyle yaratacağız. Yaratacağımız şeyin “yok edilemez” özelliğini koruyabilmesi için aslında bizim gibi bir fiziksel bağımlılığı olmaması gerekiyor. O zaman yaratacağımız yönetici sadece bir yazılımdan ibaret olması gerekiyor. Çalıştığı bilgisayar veya makine yok edilse bile kendisi yok olmaması gerekiyor.
Burada yine bir problemimiz var. Yazılım kendi başına bir şey ifade edemez, bir güç olamaz. Çalışması gereken makinelere bilgisayarlara duyar. O halde yaratılacak yazılım her bir bilgisayarda her bir telefonda kendi kopyasını yaratarak çalışmak zorundadır. Bu sayede tüm telefonlar ve bilgisayarlar yok olmadığı sürece varlığını sürdürebilecek ve yok olması ancak bu koşula bağlı olacaktır. İstanbul nüfusu üzerinden gidersek, İstanbul’daki tüm telefonların ve bilgisayarların yok olması olasılığı neyse bu yöneticinin de yok olma olasılığı o olacaktır.
Son üç paragrafı toparlarsak yaratacağımız “şey” “yok edilemez” özelliğini kazanabilmesi için bir yazılım olması gerekiyor ve tüm dünyadaki bilgisayarlar ve akıllı telefonlarda kendisinin bir kopyasını oluşturması gerekiyor.
Yok edilemezlik özelliği taşıyan bir yazılım yaratılması halihazırda sahibi olduğumuz bir teknolojik edinim. Bu teknolojinin adı Blockchain. Kısaca Blockchain teknolojisini ve neden yok edilemez olduğunu açıklamak istiyorum. Blockchain’i bir tür açık defter uygulaması olarak düşünebilirsiniz. Defterinize yazdıklarınızı herkes görebilir, siz de herkesin kendi defterine yazdıklarını görebilirsiniz. Ancak komşunuzun yazdığı bir şeyi değiştiremez silemezsiniz. Aranıza girmek isteyen bir başkası da boş bir deftere sizdeki defterlerin birisine bakarak teker teker herkesin yazdıklarını yazmak zorundadır. Bu sayede hesap defterinin pek çok kopyası yaratılacağı için hesap defterinin kaybolma olasılığı tüm kopyaların yok olması olasılığı ile aynıdır. Bu hesap defteri örneğiyle yukarıda tarifini yaptığım süper yöneticinin birkaç ortak özelliği olacaktır.
A- Her telefonda veya bilgisayarda çalışan yönetici aynı yönetici olacak.
B- Kimse yöneticiye bir özellik ekleyemeyecek veya çıkaramayacak.
Buraya kadar yok edilemeyen ve insan olmayan bir yönetici nasıl olabilir bunu somut bir hale getirdik. Ancak hala problemler bitmiyor. Bu yöneticinin hem bizim zayıflık özelliklerimize sahip olmaması hem de en az bizim kadar akıllı olması gerekiyor ki bizi yönetebilsin. Bundan sonra yazacaklarım yarattığımız süper yöneticinin nasıl akıllı bir hale geleceği ve nasıl topluluk yöneticisi vasfı kazanabileceği ile ilgili olacak.
Süper Yönetici
Bu teknolojinin topluluk yöneticisi olabilmesi için aşağıdaki özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu başlıklar üzerinde teker teker duracağız. İçeriği okuyan herkesin anlayabilmesi adına teknik konuları mümkün olduğunda somut hale getirmeye çalışacağım. Yaratılacak süper yönetici;
1. Topluluk yararı amacıyla yasa çıkarabilmeli.
2. Topluluk yararı amacıyla ceza verebilmeli
3. Topluluk yararı amacıyla bireylere ödül verebilmeli
4. Toplulukta oluşan anlaşmazlıklar için mahkeme düzenleyebilmeli
5. Topluluk yararı amacıyla yeni girişimler eğitimler vb. düzenleyebilmeli.
6. Bireylerin ve kurumların mikro ve makro ölçekli finansal dengesini koruyabilmeli.
Ön tanımlı evrensel yasalar
Teknolojinin yaratıldığını ve akıllı telefon kullanıcısı olan bir milyon kişinin sistemin içinde olduğunu varsayarak yukarıdaki maddelerin ne şekilde mümkün olabileceğini detaylandıracağız. Bu maddelere girmeden öncesinde teknoloji yaratılırken evrensel olabilecek yasalar teknolojiye tanımlanır ve sonradan eklenecek olan tüm yasaların bu evrensel yasalar ile uyumlu olup olmadığı kontrol edilir. Şayet yasa ön tanımlı yasalara uygunsa yeni bir kanun olarak sisteme eklenebilir. Başlangıç olarak 8–10 tane ön tanımlı evrensel yasa yaratılabilir ama şimdilik bir tane ön tanımlı evrensel yasa üzerinden ilerleyelim.
- Herkes dil din ırk cinsiyet ayrımı gözetmeksizin hukuk önünde ve kamusal alanda eşittir.
Yerel kanunlar
Topluluklar evrensel kanunlarla çatışmayacak şekilde yerel yasalar ve yasaklar çıkartabilir. Bu tür günümüz belediyecilik kanunlarıyla ve daha çok Amerika gibi eyalet sistemi ile yönetilen ülkelerin kanunlarıyla benzerlik göstermektedir. Ancak yerel kanunların mümkün olabilmesi için toplulukların kendi içinde bir algoritmaya göre bölünmesi gerekecektir.
Yerel sınırlar
İstanbul ve ilçeleri örneği üzerinden gidelim. Sistem bu sınırları tanımayacak ve tamamiyle nüfus yoğunluğu parametresini dikkate alarak yeni bir sınır algoritması çizmesi gerekecektir. Bu sınırın bir milyon kişi olduğunu varsayacağım. Bu durumda 15 milyon İstanbul nüfusu 15 parçaya bölünecektir. Şayet küçük nüfus yoğunluğuna sahip ama 1 milyon sınırına ulaşamayan kümeler varsa bu kümeler de kendisine en yakın topluluğa dahil edilecektir. Bahsettiğim dağılım algoritması şu anki haliyle eksik ve hatalı olabilir, ancak bu çözümsüz bir mesele değildir. Daha fazla detaya inip bu konuyla sizi sıkmak istemediğim için bu dağılım algoritmasını mümkün olduğunca kavramsal olacak şekilde ifade ettim.
Topluluk yönetimi
Topluluk yararına bir yasa çıkartılması için topluluktan gelecek şikayetlerin ve isteklerin bir veri havuzunda toplanması gerekmektedir. Bunun için kullanıcı kullandığı uygulama üzerinden bir şikayette veya bir istekte bulunur. Bu şikayetler ve istekler yazılım veri tabanında toplanır ve rutin dönemlerde kontrol edilir. En çok şikayet edilen ve istek alan x sayıda konu tespit edilir ve işleme alınır. Bu rutin işlemlerin ayda bir kez olacak şekilde işleyeceğini varsayıyorum. Aşağıda istek ve şikayetlerden oluşan iki örnek açıklayacağım. Uygulamanın kullanıcılarından birinin de siz olduğunu varsayacağım.
Şikayet
Sokaklarda yerlere çöp atan insanlardan rahatsızlık hissediyorsunuz ve bu şikayetinizi telefonunuzdaki uygulama aracılığıyla sisteme ilettiniz. Sizin gibi pek çok insan daha aynı şikayeti yaptı ve bulunduğunuz il veya ilçede en çok şikayet edilen konu yere çöp atan insanlar oldu.
Rutin işlem zamanı geldiğinde Sistem yerel sınırlar içindeki herkese bildirim göndererek yere çöp atma eyleminin yasaklanması için oylama yapılacağını bildirir ve ardından size iki maddelik bir oylama formu gönderir. Bu maddeler;
Yere çöp atmak yasaklansın mı?
— Evet
— Hayır
Yere çöp atanlar sizi ne kadar kızdırıyor?
— -Kızmıyorum
— -Biraz kızıyorum
— Kızıyorum
— Çok kızıyorum
İlk soru eylemin yasaklanıp yasaklanmayacağı ile ilgilidir. İkinci madde ise yasak eylemi yapan kişi üzerinde uygulanacak yaptırım/ceza ile ilgilidir. Sistem belirli süre içerisinde oylamaları toplar. Gelen cevapları inceler ve çıkan sonuç doğrultusunda yere çöp atma eylemini yasaklar veya yasak olmadığına karar verir. Sonuç topluluğa gönderilen bir mesaj ile duyurulur. Yere çöp atma eyleminin yasaklanması yeni yasak ve uygulanacak yaptırım topluluk yasa maddelerine eklenir.
İstek
Topluluktan gelecek yeni istekler de tıpkı şikayet mekanizmasında olduğu gibi işler. İstekler toplanır, en çok istek yapılan maddeler belirlenir. Ancak burada şikayet sisteminde olduğu gibi bir yasa eklenmez. Bunun yerine bir görev tanımı yapılır, görev için süre verilir ve maliyet hesaplaması yapılıp görev ilgili kişiye atanır.
Örnek olarak yeni bir park yapılması için istekte bulundunuz ve sizin yaptığınız istek en çok istek yapılanlar arasına girdi. Bu durumda istek bölgenizdeki yerel yöneticinin kartına bir görev olarak eklenir. Bölgenizdeki yöneticinin bir belediye başkanı olduğu farz edersek, bu görev tahmini bitiş süresiyle birlikte belediye başkanının yapması gereken görevler kartına eklenir. Belediye başkanı görevi açar, çalışmalara ait güncelleme bilgilerini girer. Topluluktaki herkes görev sürecini takip edebilir. Görev bitince tekrar bir anket yapılır, topluluğa yapılan parkın taleplerine cevap verip vermediği oylanır. Oylama sonucuna ve işin bitiş süresine göre Belediye başkanına artı ya da eksi puanlar verilir. Bu sayede bir yerel yöneticinin ne kadar başarılı olduğu ölçülebilecektir.
Topluluk puanlaması
Sistem belirli zaman aralıklarında yerel yöneticisini seçmek için seçimler yapar. Ancak yerel yönetici hali hazırda çok başarılı bir yöneticiyse ve görevine devam etmek istiyorsa seçim x sayı kadar iptal edilebilir. Şayet seçim kararı alındıysa adaylar toplanır ve belediye başkanlığı yapmak şartlarına uyup uymadıkları kontrol edilir. Ancak bu kontrol etme işini insanlar yapacaktır. Yargıçlar başlığı altında detaylı bir şekilde değineceğim. Kriterleri karşılayan adaylar belirlenir ve seçim günü sistem kullanıcılarına tıpkı şikayet ve istek örneğindeki gibi bir oylama formu gönderilir. Gelen sonuçlara göre yeni topluluk lideri seçilir.
Yargıçlar
Her ne kadar teknolojik bir sistem olsa da yapamayacağı bir takım işler vardır. Bu işlerden birisi yukarıda bahsettiğim bir kişinin belediye başkanı olma şartlarına ne derecede uyduğu bilgisidir. Bir anlaşmazlık durumunda mahkemeyi bu yargıçlar yönetecektir.
Yargıçların topluluk içinde bilinmemesi ve anonim olması gerekmektedir. Sistem ilk yaratılırken evrensel yasalarla birlikte en az bir veya iki tane yargıç tanımlanması da zorundur. Yargıçlık seçimi anlaşmazlık veya mahkemeler yoğunluğuna göre ihtiyaca göre yapılır. Seçilecek yeni yargıçların x süre sistemi kullanıyor olması ve x vatandaşlık puanı gibi sistemin temel şartlarını yerine getirmesi gerekmektedir. Yeni yargıç ihtiyacı oluşması durumunda sistem kimlik bilgilerini gizleyecek şekilde yargıçlara yeni adaylar önerir ve neden aday olması gerektiğini verilerle yargıçlara sunar. Yargıçlar kendi aralarında oylama yaparak yeni yargıçları seçer. Bu şekilde yargıçların da bir diğer yargıcı tanımasının önüne geçilir.
Şayet yargıç topluluk içinde konumunu kullanarak suç işlerse ağır bir şekilde cezalandırılır. Şayet ifşa olursa yargıçlığı düşer. Yargıçlar kendi içinde bulunduğu toplulukta bu görevi yapamaz.
Mahkemeler
Mahkemeler otonom bir şekilde bir veya birkaç yargıç yönetiminde gerçekleşir. İçinde sizin olduğunuzu varsaydığım örnek bir vaka üzerinden gideceğim.
Çok gürültücü bir komşunuz var, komşunuz evinde gecenin geç saatlerine kadar davul çalıyor olsun. Sistem üzerinden bir mahkeme isteği yaptınız. Açılan sistem ekranında sistem size suçun tanımını yapmanızı ve delillerinizi eklemenizi istedi. Siz de komşunuzun yaptığı gürültüden bahsettiniz ve çektiğiniz bir videoyu da delil olarak eklediniz.
Sistem komşunuzun telefonuna bir bildirim göndererek hakkında suç duyuru olduğunu ve gürültü yapıp yapmadığını sorar. Komşunuz buna ya “hayır gürültü yapmıyorum” şeklinde cevaplar veya “evet gürültü yaptım ama artık yapmayacağım” şeklinde cevaplar.
Komşunuz gürültü yaptığını kabul eder ve bir daha tekrarlamayacağını taahhüt ederse bu suçu daha önce işleyip işlemediğine bakılır. Şayet suç ilk kez işleniyorsa mahkeme iptal edilir ve karar size bildirilir, ancak suç birden fazla kez tekrarlanmışsa bu dikkate alınmaz.
Şayet komşunuz gürültü yapmadığını iddia ederse bu kez size yakın x kişiye komşusunun gürültü yapıp yapmadığı sorulur. Çoğunluk gürültü yapıldığı şeklinde dönüş yaparsa deliller kesinleşir ve mahkeme kurulur.
Yukarıdaki delil kesinleştirme işlemlerini bir yargıç yapar, ancak süreçleri diğer tüm yargıçlar takip edebilir. Delil kesinleştirme işlemi tamamlandıktan sonra mahkeme tarihi taraflara tebliğ edilir. Mahkeme talebi yapan kişi mahkemeyi halka açık veya gizli olacak şekilde planlayabilir. Mahkeme tarihinde bir veya birkaç yargıç da mahkemenin içinde olacak şekilde taraflar buluşur(online ortam). Deliller ve savunma sunulur. Yargıçlar tarafları dinler ve mahkemeyi bir karara bağlar. Şayet işlenen suç yerel ve evrensel kanunlarla çatışmıyorsa(bu örnek öyle) taraflara anlaşma seçeneği sunulur. Şayet suç yerel veya evrensel kanunları da çiğneyen bir suç ise suçluya çiğnediği yerel/evrensel yasadan dolayı ikinci bir dava daha açılır ve anlaşma seçeneği sunulmaz.
Finans
Sistem üzerinde birisi bir başkası ile anlaşma imzalayabilir, borç verebilir. Para olarak sistem üzerinde bulunan dijital para birimi kullanılır. Borçlu borcunu ödeyeceğini taahhüt ettiği zamana kadar ödemezse alacaklıya tarihi uzatıp uzatmak istemediği sorulur. Şayet tarih uzamazsa mahkeme olmaksızın borçlu cezalandırılır. Tüm makro ve mikro finans sistemi yukarıda örneğini verdiğim şekilde sisteme entegre edilir.
Sistem vatandaşlık puanlarıyla birlikte bireyleri ödüllendirir ve ödül miktarı olan dijital para kullanıcının hesabına yüklenir(Çin’de uygulanan sistem ile karıştırmayalım). Sistem ağa yeni katılan herkes için temel gereksinim ihtiyacı hesabı yapar. Örnek olarak bir marangoz ile bir müzisyenin temel gereksinim maliyetleri farklı olabilir. Bu işi de sistem tarafından belirlenen bilirkişiler ve yargıçlar yapar. Sisteme katılan kişi şayet daha önceden emsali olan bir meslek grubundaysa ve yeniden hesaplanma yapılması isteğinde bulunmadıysa bu işlem otomatik olarak yapılır. Ancak örnek olarak sisteme katılan kişi çok ünlü bir ses sanatçısıysa ve temel gereksinim hesabının yeniden yapılmasını istediyse bu durumda hesaplama tekrar yapılır. Sistem temel gereksinimleri karşılayacak şekilde herkese aylık temel ihtiyaç karşılığını dijital para şeklinde öder.
Sistem üzerinden alışveriş yapılabilir, ancak satıcının ürününü daha öncesinden sistem üzerinde tanımlaması gerekmektedir. Örneğin manavdan muz alacaksanız? Manavın daha önce dükkanını muzu ve fiyatını sistem üzerinde tanımlaması gerekmektedir. Sistem yapılan alışverişlerden otomatik olarak vergisini keser ve parayı topluluk bütçesine aktarır. Finansal döngü bu şekilde devam eder.
Konut gibi mülklerin sistem içinde yeri yoktur ve kademeli olarak kaldırılması gerekmektir. Konut imalatı tamamiyle ihtiyaca göre yapılacaktır. Ancak birisi illa ben havuzlu villada yaşamak istiyorum derse bunun önü de kapalı değildir. Topluluk yöneticilerine parasını verip yaptırabilir, ancak mülkün sahibi olmaz, yap işlet devret modeli gibi yaptırır ve kiralar. Gelir topluluk bütçesine aktarılır.
Borçlanma ve para basımı
Şayet yerel yönetim yüksek maliyetli bir iş yapmak ister de yeterli kaynak bulunamazsa bu para uzun dönemli ve düşük faizli olacak şekilde bütçesinde x coin’den fazla parası bulunan diğer topluluklardan istenir. Diğer topluluklar borç vermeyi kabul ederlerse iş sürecinde gözlemci bulundurabilir. Ancak topluluğun talep etmesine rağmen gerekli para bulunamazsa bu kez para yaratılır. Örnek olarak içinde bulunduğunuz topluluk bir Sinema salonu yapılmasını istedi. Ancak topluluk bütçesi yetersiz ve kimse de size borç vermedi. Bu durumda yargıçlar isteğinizi değerlendirir ve parayı yaratır. İş tamamlandıktan x süre sonra bu para topluluk bütçesinden eksiltilir, borç geri ödenmiş olur. Ancak böyle bir eylem sık tekrarlanamaz. Daha önceden para yaratılmış ve eksiltme işlemi tamamlanmamış ise böyle bir işlem yapılamaz.
Devrim
Bu sistemin hayata geçmesi insan ırkının yaptığı en büyük devrim olacağı gerçeği ile birlikte bu devrimin gerçekleşebilmesi için, eski devrimlerin aksine kitlesel katliamlar yaşanması, sıcak savaşlar gibi negatif süreçler de en aza inecektir, belki de hiç olmayacaktır. Yapılması gereken akıllı insanlardan oluşan bir ekip toplayıp x miktarında bir bütçe ile 5–10 yıllık bir geliştirme, büyüme sürecidir. Para akıtılıp ağ büyütülecek, büyüme esnasında karşılaşılan durumlar gözlemlenerek yeni geliştirmeler ve iyileştirmeler yapılacak. Her ne kadar adı devrim olsa da yapılan şey bir şeyi devirmekten ziyade evrilmeye zorlamaktır.
Yukarıda anlattığım örnekler sistemin büyük bir topluluk üzerinde hakim otorite olması varsayımı üzerinden yaptığım tahmini çıkarımlardır. Başlangıç için bütçe ödül ve ceza sisteminin çok daha minimal düzeyde olması gayet normaldir. Ancak her ne koşulda olursa olsun sistem çoğulcu tavrından ve insan faktörünü zayıflatan tavrından ödün vermez, bu yönde gelişmeye ve büyümeye devam ederse tüm devletler teker teker yıkılacaktır. Bu neredeyse kaçınılmazdır.
Engeller
Yukarıda tarifini yaptığım modelin pratikte önemli birkaç eksiği vardır ve bu eksikler var olduğu sürece böyle bir sistemin hayata geçmesi şimdilik imkansıza yakın bir olasılıktır.
Sahte kullanıcı problemi
Sistem üzerinde sahte kullanıcıların oluşturulması hataya mahal vermeyecek şekilde engellenmelidir. Bunun için sisteme katılacak kullanıcının bir organının özelliği kimlik kartı yerine kullanılması gerekmekte, teknolojinin buna göre tasarlanması gerekmektedir. Bunun önüne geçebilmek için parmak izi, iris gibi organlar kullanılabilir. Ancak teknolojinin olgunlaşması ve her telefonda bir özelliklerin standart olması gerekmektedir.
Depolama problemi
Merkezi olmayan dağıtık uygulamaların en büyük problemlerinden birisi budur. Yukarıda tarifini yaptığım gibi bir sistemin günün teknolojisi ile her cep telefonunda bir kopyasının bulunması oldukça zordur. Bunun önüne geçmek için birkaç seçenek var. Ya disk teknolojileri çok daha gelişecek, ya çok daha yeni bir sıkıştırma algoritması bulunacak ve GG boyutundaki verileri MB boyutunda depolamak mümkün olabilecek, veya bu iş için yörüngede eş zamanlı olarak çalışacak birkaç tane uyduya ihtiyaç duyulacaktır.
Ancak bu uydu seçeneği veya dünya üzerinde veri merkezleri yaratılması seçeneği teknolojinin “yok edilemez” özelliği ile tam uyumlu olmadığı için tartışmalıdır.
Sonuç
Yazının sonlarına gelirken bu bölümde üstlerde Peter Kropotkin ve tezlerinden bahsederken Sibirya özelinde kullandığım doğa devleti yorumumun üzerinden tekrar kısaca bahsedeceğim.
Buraya kadar yazdığım şeyler aslında Sibirya’da doğal olarak hüküm süren doğa devletin replikasının yaratılmasından ibaret. Sibirya’da hüküm süren doğa devlet, nasıl kusursuzsa, nasıl kimseyi kayırmıyorsa, nasıl kimseden korkmuyor ve kendisini kimse yok edemiyorsa, Modern Anarşist devlet modeli de bu özellikleri barındıran bir devlet modeli olacaktır.
İnsanın ve dünyanın kurtuluşu ve medeniyetin gelişmesi, insanın kendisini kral koltuğundan indirip bunu gönüllü olarak teknolojiye devretmesinden geçmektedir. Her ne kadar bir takım teknolojik engeller var olsa da, bunlar aşılamayacak meseleler değildir. Kurtuluş, teknolojidedir.
Güncelleme. Sonradan yazdığım, yukarıda anlattığım teknik konuları sohbet formatında elen yazıya aşağıdan ulaşabilirsiniz.