İlham Verici Bir Devrim Hikayesi
Merhaba,
Bu yazımda pek kişinin bilmediği bir iklim aktivistinden ve ekibiyle birlikte başardığı olağanüstü başarısından bahsedeceğim. Boomer’lar bilir, çok da uzak olmayan bir geçmişte dünya küresel olarak kömüre bağımlıydı. Evlerde kömür sobaları vardı, sabahları İstanbul leş gibi kömür kokuyordu. Doğalgaz bağlantıları maliyetler sebebiyle tercih edilmiyordu ve küresel enerji ihtiyacının büyük bir kısmı tek başına kömürden sağlanıyordu. Yani kömür olmadan bir medeniyet ve bir ekonomi düşünülemiyordu o günlerde. İngiltere’de bu ülkelerden birisiydi ve hikayemiz burada geçiyor.
İşte böyle bir dönemde birisi çıkmıştı ve kömürün insan sağlığına ve doğaya olan zararları sebebiyle yasaklanması gerektiğini düşünüyordu. Etrafındaki birkaç kişiyle birlikte bunu başarabileceğini, dünyada kömür kullanılmasının engellenebileceğini düşünüyordu.
Bu fikir o dönemin şartları düşünüldüğünde oldukça ütopik ve erişilmesi neredeyse imkansız bir hedefti. Küresel ekonomiyle olan bağımlılığı bu kadar yüksek olan bir şeyin yasaklanması imkansızdı, yani olacak şey değildi bu. O dönemin İngiltere’sinde elektrik üretiminin neredeyse %50'i kömürden karşılanıyordu ve küçücük ülkenin yıllık kömür tüketimi 70–100 milyon ton arasındaydı.
Ben bu fikrini ekibi haricinde bazı yakın arkadaşlarıyla da paylaşmıştı. Bu arkadaşlarından birisi ünlü yazar Johann Hari idi. Hari’nin Çalınan Dikkat isimli kitabından geçen pasajda bu meseleyi Hari’nin kaleminden aktarayım:
“Arkadaşım Ben Stewart Greenpcace Britanya şubesinde yıllardır iletişim müdürü olarak görev yapıyordu; on beş yıl önce ilk tanıştığımızda diğer çevre aktivistleriyle birlikte oluşturduktan bir plandan bahsetmişti bana. Britanya’nın Sanayi Devrimi’nin doğum yeri olduğunu, bu devrimin tek bir besin kaynağı olduğunu anlatmıştı: kömür. Kömür küresel ısınmaya diğer yakıtların hepsinden daha fazla katkıda bulunduğu için, Ben’in ekibi hükümeti Britanya’daki yeni kömür madenlerinin ve elektrik santrallerinin hepsine son verip ülkenin mevcut kömür kaynaklarını hiç yakılmayacak şekilde yerin altında bırakmaya zorlayacak bir plan oluşturmakla meşguldü. Bana bunları anlattığında kahkahalarla gülmüştüm, yolunuz açık olsun demiştim, ben de yanınızdayım, ama hayaller elemindesiniz.”
İşte böyle bir ortamda Ben ve arkadaşları başarılması neredeyse imkansız olan bir göreve odaklanmış bunun için eylem planları yapıyorlardı. Hikayenin kalanını yine Hari’nin kaleminden aktarıyorum:
“Ben planını oluşturmaya başladığında Britanya’da Kingsnorth adında kömürle çalışan bir elektrik santrali vardı ve hükümet hemen yanına bir santral daha yapılmasına onay vermeyi planlıyordu. Ben bunun küresel sorunun ufak bir versiyonu olduğunu fark etmişti. Uzun süreli bir planlamanın ardından ekibiyle birlikte santrale gizlice girip binanın kenarından halatla aşağı kayarak boyayla kömürün dünya çapında yol açtığı iklim olayları hakkında bir uyarı yazısı yazmıştı.
Ekibin tamamı tutuklanıp mahkemeye çıkarılmıştı — ki bu da planlarının bir parçasıydı. Adalet sistemini -bir jiujitsu hamlesiyle kömürün kendisini mahkeme önüne taşıma fırsatı olarak kullanmak istemişlerdi. Tanıklık yapmaları, kömür yakmanın ekosisteme neler yaptığını açıklamaları için dünyanın dört bir yanından önde gelen uzmanlar çağırmışlardı. Britanya’da acil durumlarda bazı kuralların ihlal edilebileceğini söyleyen bir yasa var — insanları kurtarmak için yanan bir binaya zorla girdiğinizde haneye tecavüzle suçlanmıyorsunuz örneğin. Ben ve hukuk ekibi bunun bir acil durum olduğunu savunmuşlardı: Gezegenin ateşe verilmesini önlemeye çalışıyorlardı. Jüriyi oluşturan on iki sıradan Britanyalı gerçekleri dinledikten sonra, Ben ve diğer aktivistler tüm suçlamalardan beraat etmişlerdi. Dünyanın dört bir yanında haber olan heyecan verici bir hikaye oldu bu. Dava sonrasında kömürün kazandığı kötü şöhret neticesinde Britanya hükümeti kömürle çalışan yeni elektrik santrallerinin yapımına ilişkin planların hepsinden vazgeçmiş, var olan santralleri de kapatmaya başlamıştı.”
Bu olayların gerçekleştiği dönemler(yani 2000'lerin başları) ben de bir kömür işleme ve paketleme tesisinde çalışıyordum. Günde 500 ile 1000 ton arasında kömür işleyip paketliyor ve tırlara yüklüyorduk. Birden bire anlamsız sebepsiz bir şekilde kömür yasaklanacakmış dedikodusu çıkmıştı ortaya. Yani böyle bir şeyin olması için pek bir sebep yoktu, millet cayır cayır kömür yakıyordu. Talebi karşılayamadığımız dönemler de stokçular devreye giriyor ve fiyatlar karaborsaya düşüyordu. Büyük şirket patronları bir araya gelmiş ve vicdanlarının sesini dinleyip böyle ortak bir karar almış olamazlardı herhalde (: Ancak yıllar sonra bu hikayeyi duyduğumda artık anlamlı gelmişti bu dönem yaşanan gelişmeler.
Ben ve arkadaşlarının eylemleri sonrasında, ülkesindeki yıllık 70-100 milyon ton olan kömür tüketimi kısa bir süre içinde 1 milyon tonun altına inmiştir. 2024'e kadar kömür tüketimini sıfırlamak amacıyla yasalar çıkarmış ve dönüşüm programları uygulamaya başlanmıştır. İngiltere’den başlayan bu akım önce Avrupa’ya ve ardından neredeyse tüm dünyaya yayıldı ve bugünlerdeyiz.
Bugün evimizde kömür sobası yerine doğalgaz sistemlerinin olmasını dolaylı yollardan da olsa Ben ve arkadaşlarına borçluyuz desem bu iddialı bir cümle olmaz herhalde.
Neresinden bakarsanız bakın muhteşem bir hikaye değil mi?
Bu hikayenin kahramanı Ben Stewart’ı kendime yakın buluyorum biraz. Benim Modern Anarşizm’im de tıpkı Ben ve arkadaşlarının erişmek istedikleri hedef gibi günün şartlarına göre değerlendirildiğinde oldukça ütopik görünüyor. Benim de(henüz bir ekibim olmasa da) bir aksiyon planım var. Her ikimizin fikirleri de radikal devrimci olabilecek fikirler.
O yüzden, bir tarafım diyor ki; birkaç yüz yıl sonra seni fark edecekler ve fikirlerin sen olmasa da hayat bulacak, sıkma canını. Ama bir tarafım da diyor ki; Daha kısa bir süre önce bugünleri hayal dahi edemeyecek bir ortamdaydın ve en büyük hayalin düzgün maaşlı bir işe girmekti. Belli mi olur?
Ancak benim hedef eşiğinin biraz daha yüksek olduğunu itiraf etmem gerekiyor. Ben ve arkadaşlarının hedefi kömürü yok etmek iken, Modern Anarşizm’in hedefi ise devletleri yok etmek.
Yazı bu kadardı. Umarım keyif alarak okuduğunuz bir içerik olmuştur. Herkese iyi hafta sonları.