Her şeyi bilen bir Tanrı olmak sıkıcıdır!

Serdar Kuş
3 min readSep 22, 2023

--

Merhaba,

Bu yazımı biraz önce bir reddit grubunda gördüğüm bir soru üzerine yazmaya karar verdim. Soru güzel bir soruydu ve dinci arkadaşlar da baya gömmüşlerdi soruyu soran arkadaşa. Biraz da bunlara bilendim diyebiliriz. Soru aşağıdaki gibiydi.

İnsanların kendi iradesine göre cennete veya cehenneme gideceği belirtilir. Ama Allah bunların hepsini biliyorsa bizi doğru yola çekmek yerine boş verip sonra cehenneme gitmemize mi sebep oluyor? Peygamberlerin yaşadığı şeyler insanlık tarihi hepsi allahın yaratıp bir film gibi oynattığı senaryolardan mı ibaret? Yani Allah kendi kendine kurduğu bir hikayeyi milyonlarca yıl boyunca izliyor mu?

Verilen cevapların içeriğinde de, Allah’ın insana seçme şansı verdiğini ve bu yüzden sorunun içindeki fikir yürütmenin aptalca olacağı vb. argümanlar vardı. Ancak ol dediğinde kainatı yaratmış olan bir süper varlıktan bahsediyoruz. Böylesine gelişmiş bir varlığın yarattığı şeyin neyi seçeceğini, hangi olasılığı kullanacağını bilmemesinin imkanı yok. Yani soruya verilen cevapların altı boş.

Biraz bu sorunun doğru cevaplarını arayacağım. Yani ol dediği zaman evrenler yaratabilecek kadar gelişmiş bir varlığın olduğunu varsayarsak, bu varlığın nasıl şeyler yaratmak isteyebileceği üzerinde fikirler yürüteceğim.

Yukarıda bahsettiğim üzere, böyle bir varlığın, yani sınırsız veri işleme hesaplama ve yaratma kuvvetine sahip olan varlığın tek bir ihtiyacı olabilir. Bu ihtiyaç ise bilinmezlik ve kendisini aşma isteğidir.

Her ne kadar bu kuvvetleri sınırsız olarak ifade etsem de, sınırı olmayan bir sınırsız aslında yoktur, bu yukarıda tarifini verdiğim bir varlık için bile böyledir.

Yukarıda tarifini verdiğim şekilde sınırsız yetenekleri olan bir süper varlık, bir Tanrı düşünün. Bir sürü şey yaratmış. Ama her şeyin ne zaman ne olacağını tam olarak biliyor yukarıda belirttiğim sınırsız veri işleme ve hesaplama yeteneği sebebiyle. Bu durumda bu varlığın yarattıklarıyla arasındaki ilişki şu örneğe benziyor biraz; Oyuncak bir trenimiz var ve düğmesine basıp onu izliyoruz. Bir süre ilgimizi çekebilir bu oyuncak. Çünkü her ne kadar trenin ne zaman nerede olacağını bilsek de, deneyimin bize katacağı bilinmezler vardır başlarda. Ama bu bilinmezleri de deneyimledikten sonra artık sıkılırız ve oyuncağı bir kenara koyarız.

Şimdi hem beraber düşünelim. Bir tanrı neden böyle bir şey yapsın? Yarattığı bir şeyin ne zaman ne yapacağını bildiği halde neden onu yaratma motivasyonu olsun? Üstelik yukarıdaki oyuncak örneğinde verdiğim oyuncak tren ile aramızdaki etkileşimde, deneyimin getireceği bilinmezler de yok kendisinde. Yani bir varlık yaratayım bakalım nasıl yürüyecek diye bir ihtiyacı da yok, biliyor çünkü. Kendisi için bu tamamiyle bomboş bir iş. Ayrıca bu varlık, tüm bunlara rağmen, neden her şeyi bildiği halde kutsal kitaplar yazıp yarattıklarına yol göstermek istesin? Her bir olasılığı, yarattığı şeyin hangisini seçeceğini zaten biliyor.

Böyle bir süper varlığın bu sıkıcı durumdan kurtulmasının tek bir yolu vardır. Bu varlık, yarattığı şeylerin kendi hesaplamalarını yapmalarına izin verip, bu hesaplamaların yarattığı olasılıkların kendi hesaplama kudretini aşmasına izin vermelidir. Bir bilinmez yaratmalıdır.

Bu durumda tanrılık sıkıcı bir şey olmaz. Bunları başarabilmesi için de varlıklarına kendisinden vermesi gereklidir, yani bağımsızlığından, hesaplama yeteneğinden, bilincinden ve öz farkındalığından. Ancak bilinç ve öz farkındalık birlikteliğinin yaratılması da kolay bir iş değildir ve bu sadece salt bir verme koşuluyla mümkün olabilir. Yani hem bilinçli bir varlık yaratıp hem de ona nasıl davranacağını söyleyemezsiniz, bu durumda bilincin oluşabilmesi mümkün değil. Buradaki kitapta bu mekaniğe detaylıca değiniyorum.

Bu yukarıda bahsettiklerime kutsal kitaplarda yazılan bir hikayeyi inceleyerek aşağıdaki içeriklerde değiniyorum. Buraya kadar ilginizi çektiyse muhtemelen ilginizi çekebilir. İçerikler(mecburi olarak) biraz ileri seviye felsefi metodolojiler içerir. Dilleri bu sebepten bu okuduğunuz içerik kadar genel okur kitlesine hitap etmeyebilir.

Toparlayacak olursak, bu yukarıda örneğini verdiğim süper varlık, teknik olarak yaratacağı şey bir sürü kendisi olursa ancak bu durumda varlığının zevkini yaşayabilir. Diğer türlü varlığı upuzun bir ölüm gibidir ve kendisi için de varlığının bir anlamı kalmaz. Bu, böylesine kudretli bir varlığın seçeceği bir opsiyon olmaz muhtemelen.

--

--

Serdar Kuş
Serdar Kuş

Written by Serdar Kuş

Herkes herkesten sorumludur. Olmalıdır!

No responses yet