Felsefe ve Bütünsel Bilinç- 1

Serdar Kuş
4 min readNov 30, 2024

--

Merhaba,

Yeni bir dizi oluşturmaya karar verdim. Bu dizi benim Bütünsel Bilinç İşleme teorim ve felsefi bağlantıları üzerine olacak. Yeteri kadar içerik üretebilirsem toparlayıp bir kitap daha oluşturabilirim belki. Ne kadar yazabileceğimi göreceğiz.

Varlık ve Zaman

Uzun yıllar önce okumuş olduğum bir kitap Heidegger’in Varlık ve Zaman’ı. Tekrar okumam gerekiyor çünkü düzgün anladığımdan pek emin değilim, 20'li yaşların sonunda okumuştum.

Bütünsel Bilinç İşleme fikrini geliştirirken sık sık aklıma geldi bu kitap ancak bir türlü yeniden okuma fırsatım olmadı. Bunda aktif siyasi karakterim ve Heidegger’in Nazi yanlısı birisi olmasının etkisi de olabilir. Ancak, artık eskisine göre daha az olan heyecanım sebebiyle mi desem, yoksa daha olgunlaşmış olmam sebebiyle mi desem, bu konulara fazla takılmamam gerektiğine karar verdim ve kitabı satın almak için internette dolanmaya başladım.

Uzun bir zamandır kitap okuma hobimde dijitale geçtim ve bundan oldukça memnunum. Varlık ve Zaman’ı satın almak için Kobo mağazasında dolanırken okumam gerektiğini düşündüğüm bir kitap gözüme çarptı ve satın aldım. Bu kitap Paul Hühnerfeld imzalı bir Doğan Özlem çevirisiydi(Doğan Özlem’in çevirilerini tavsiye ederim). Kitabın ismi: “Heidegger Bir Filozof Bir Alman”. Biyografimsi bir kitap, sadece biyografi demek haksızlık olur. Fiziksel kitabı satın almak isterseniz buradan, şayet kitap okuyucunuz için bir ePub formatı satın almak isterseniz buradan satın alabilirsiniz.

Bu denk geldiğim kitabı okumam gerekiyordu çünkü, Heidegger hakkında bölük pörçük bilgiler dışında bir şey bilmiyordum ve buna rağmen kendisine karşı güçlü bir önyargım vardı ve Heidegger’i daha fazla tanımam gerekiyordu. Bu yüzden düşünmeden satın aldım. Şayet Varlık ve Zaman’ı henüz okumadıysanız öncesinde bunu da okuyabilirsiniz. Neredeyse yarısı bir Varlık ve Zaman yorumu.

Ancak bu içerikte Heidegger’in hayatı veya karakteri hakkında yargılar üretmeyeceğim. Yapacağım şey, Heidegger ve benim fikirlerimin bir karşılaştırılması olacak. Benim kitabımı okumadıysanız şayet içerik sizin pek anlamlı olmayabilir.

Dünyada Olma ve Kaygı

Aşağıda bir alıntı paylaşıp ardından benim felsefemle aralarındaki bağlantılara değineceğim. Sayfa 169–179 arasından derleme:

Yeniden Kaygı’ya dönelim. Kaygı’nın üç aşaması vardır. 1-Dünyayı önünde bulma (sich vorweg). 2-Henüz içinde olma (schon sein in). 3-Çevresinde olma (sein bei). Bunlar, özellikle kısıtlıymışlarcasına soyut betimlemelerdir. İnsan karar verebilen bir Nelik’tir. Karar verme serbestisi Kierkegaardvari bir ifadeyle “imkanlar hakkındaki imkan”, tüm bunlar, içinde bulunduğu gerçekliğe göre bireyin tavır alabilmesini imkanlara sahip olabilmesini ifade eder. “Henüz içinde olma” insanın dünyayla içinde ve dünyayla birlikte ilişkisel ve heyecansal konumunu ifade eder. Heidegger bu konumu ifade etmek için ayrıca “bulunmaklık”(Befindlichkeit) terimini kullanır. İnsan daima dünyanın içinde ve dünyayla birlikte “bulunmaklık”ı yaşar. Dünyayla olan bağımız böyle kurulur ve bu bağ, bilgi öznesiyle bilgi nesnesi arasında olduğu varsayılan bir bağlantı değildir; tersine bizzat dünya içinde ve dünyayla birlikte yaşanan bir heyacandır (Stimmung).

Heidegger, “düşmüş insanın” Varlık’a “Dönüş”ünü mümkün kılan sadece tek bir heyecan bulur: “Korku” (Angst). Heidegger “korku”yu kendi ontolojisi içinde, Kierkegaard’ın “düşmüş halde birlikte yaşayanların dünyası” dediği ve kısaca “Man Alanı” (herkesin herkes gibi düşünüp eylediği alan) olarak adlandırdığı dünyadan Varlık’a doğru tek çıkış yolu olarak konumlar.

“Çevresinde olmak” kategorisinde hem Dilthey’in hem de Kierkegaard’ın düşüncelerine rastlanır. Güvenli bir çevrede yaşamak, yaşamı kolaylaştıran araçlarla çevrili olmak, “kendini evinde hissetmek”, Dilthey’da, insanın “yaşama dünyası” (Lebenswelt) içindeki yapısal bir yönünü ifade eder. Heidegger insanın bu üç yapısal yönünü, kendi “ekstatik zamansallık”ına göre ele alır:

Ekzistens, yani “dünyayı önünde bulan”, geleceğe yönlenmiştir; çünkü insan kendi özgül imkanları içinde kendisini geleceğe doğru fırlatır. buna karşılık “Düşmüşlük” (Gefallenheit), yani “Çevresinde Olma”, insanın özgül yaşamının tarihten ve tarihsellikten yoksun bir şekilde “bugün”e uyarlanmışlığını ifade eder. Bu pratik insanın durumudur.

Bütünsel Bilinç İşleme Yorumu

Heidegger’ın matematikçi kimliğiyle birlikte ilk pasajda yapmış olduğu sınıflandırmayı çok iyi anlattığı veya yorumcunun çok iyi anladığı sonucuna ulaşıyoruz.

Yaptığım alıntıda “Varlık”, “Varoluş” gibi terimler var. Benim felsefem daha analitik bir yerden ele aldığı için konuları ben varlık veya varoluş gibi ucu açık, farklı hatalı yorumlara açık terimler kullanmak yerine “bilinçli varlıklar” olarak açıklığa kavuşturdum. Yani Hegel ve Heidegger’in varlık veya varoluşları benim felsefemde buna denk geliyor.

Ben de Heidegger’in “Varlık” olarak belirttiği “bilinçli varlık” olabilme ön koşullarının arasında korku ve kaygının olması gerektiğini belirtiyor ve bunu matematiksel olarak ifade ediyorum.

Heidegger’in yaptığı kaygı sınıflandırmaları ise, benim felsefemde bilginin işlenip tekrar sunulması ve bu işlem esnasında değişime uğrayan gelecek alanını işaret ediyor. Son paragrafta yaptığı sıkı bağımlılık vurgusu da tıpkı benim felsefemde aynı anda gerçekleşen üç mekaniğe, yani bilgiye/enformasyona maruz kalma, bu bilgiyi işleme ve sunma ve etkilenen gelecek alanı ilişkisi gibi.

Genel olarak benim felsefemde bahsettiğim konuların farkı bir yöntemle ifade edilmiş haline denk geliyorum pek çok filozofun fikirlerinde. Sadece, benim bilgi sıkıştırma ve mevcut veriyi işleyerek yeni bilgiler yaratma mekaniğine hiç denk gelmedim(yani bilginin hem bilgi hem de enformasyon olduğu mekanik). En çok aradığım şeylerden birisi bu konu. Umarım Varlık ve Zaman’da bir yer bulabilirim bu konuyla ilgili.

Heidegger, 1900'lerin başlarında değil de şayet bugünlerde yaşasaydı ve mevcut Yapay Zeka teknolojilerin aldığı yola şahit olsaydı, muhtemelen benim yaptığım felsefe bir felsefe üretirdi. Farkı yöntemlerle de olsa ikimizin de aynı şeyi düşündüğüne eminim. Benim şansım gelişen teknoloji sayesinde bunu analitik olarak ifade edebilmek oldu.

Ayrıca Heidegger’ın felsefesi, tıpkı Hegel felsefesi gibi bugün pek çok farklı türü bulunan enaktivist biliş teorileriyle doğrudan ilişkili. Bu kadar akıllı insanların olduğu bir camia’da(Yapay Zeka) felsefenin bu kadar gerilerde kalmış olması tek kelimeyle sürreal.

İnternette bulduğum birkaç güzel içerik linkini veriyorum aşağıda. Herkese iyi hafta sonları.

Teknolojide Heidegger’i anlamak

Heidegger ve Heisenberg mektuplaşması

Hannah Arendt ve Heidegger mektuplaşmaları

--

--

Serdar Kuş
Serdar Kuş

Written by Serdar Kuş

Herkes herkesten sorumludur. Olmalıdır!

No responses yet