Eylem Felsefesi
Merhaba, bu yazımda eylem felsefesi konusuna değinmek istedim. Eylem felsefesiyle ilgili pek çok filozof bir şeyler söylemiştir. Kim ne demiş konusuna o kadar hakim olmadığım için bu tarihsel süreçlerden bahsetmeyeceğim. Ancak kesin olduğunu düşündüğüm şey; Eylemin kendisi üzerinde kafa yorup felsefe üretenler çok az. Hegel dışında. Eylem ve hareket Hegel felsefesinin iskeletidir desek, sanırım bu abartı olmaz.
Ama bu yazımda Hegel felsefesinden bahsetmeyeceğim veya atıflarda bulunmayacağım. İçerik tamamen kendi yorumlarımdan oluşacak.
Eylem ve bilgi ilişkisi
Başlarken bir varsayım bir tanım üzerinden ilerleyeceğim. Öncelikle bunları yapmak istiyorum.
Varsayım: Her ne kadar devasa boyutları olan bir evren içerisinde yaşıyor olsak da, evren nihayetinde bir kapalı kutudur. Bu sebepten evrene dışarıdan bilgi girişi olamaz.
Bilgi: Evrenin içinde var olan küçük büyük tüm maddelerin barındırdığı enformasyon, data. Her madde data barındırır ve maddenin her dönüşümü ve hareketiyle taşıdığı bilginin biçimi değişir. Kesin olan şey maddenin bilgi anlamına geldiğidir.
Eylem: Bir maddenin hareket etmesi, yerini değiştirmesi veya başka bir şeye dönüşmesi.
Yukarıda belirttiğim varsayım ve tanımlar üzerinden ilerleyerek eylem ve bilgi nedenselliğine biraz girmek istiyorum. Çünkü burada önümüze oldukça ilginç sonuçlar çıkıyor.
Evrendeki tüm bilgi birbiriyle etkileşime geçer ve başka bilgilere dönüşür. Örneğin dünyamız oluşmadan önce bir gaz ve toz bulutu şeklinde tezahür eden bir bilgilerdi. Bu bilgiler sürekli hareket ederek, birbirleriyle etkileşerek değiştiler, ve sonunda günümüzdeki dünya ortaya çıktı. Kesin olan şey etki-tepki nedenselliğidir. Yani bir bilgi, başka bir bilgiyle fiziksel olarak etkileşir, çatışır. Bu çatışmada sentezlenen bilgiler yeni bilgiler üretir. Döngü böyle devam eder. Bu evrensel bir bilgi dönüşümü kuralıdır.
Burada dikkatinizi bir konuya çekmek istiyorum. Yukarıda bahsettiğim senaryoda bilgi sadece dönüşüyor. Şayet bilgiye sanal bir kütle verecek olursak bilgi sadece dönüştüğü için kütlesinde herhangi bir artış veya azalış olmayacak. Bilgi belki bulunduğu gruptan kopabilir, ancak enerjinin korunumu yasası gereği bir yerlerde var olmaya devam edecektir.
İşte bu yukarıda açıkladığım yasa bazen bozuluyor ve evrene yeni bilgi girişleri oluyor. Ancak bu bilgiler dışarıdan sızmıyor, deyim yerindeyse yoktan var oluyor. Yukarıda belirttiğimiz sanal kütle artıyor ve bu bilgi girdileri de enerjinin korunumu yasalarını ihlal etmeyecek şekilde yaratılıyor.
Bu bilgileri de içinde bizim de bulunduğumuz bilinçli varlıklar yaratıyor. Bir örnekleme üzerinden ilerleyelim:
Olduğunuz yerde hareketsiz dururken birisi sizi gelip iter ve düşerseniz. Örneğin bir odanın içindesiniz. Birisi sizi itti ve yerinizi değiştirdi. Yeriniz değiştiği için kendinizin ve bulunduğunuz odanın bilgisini değiştirirsiniz. Çünkü a noktasından b noktasına geldiniz, içinde yeni bir denge oluştuğu için odanın taşıdığı bilgi değişti. Sizin de konumunuz değiştiği için taşıdığınız bilgi değişti. Çünkü bir kuvvetle etkileşime geçtiniz ve hareket ettiniz, enerjinizin bir kısmı bu çarpışmada harcandı, başka bir enerjiye dönüştü.
Ancak birisinin sizi iteceğini fark edip bu saldırıdan kaçınmak için olduğunuz yerde başka yönlere bir iki adım attığınızda yukarıda bahsettiğim bu evrensel kuralın dışına çıkıyorsunuz. Sebepsiz yere bilgi yaratıyorsunuz. Çünkü henüz sizi itecek olan karşı kuvvetle etkileşime geçmediniz. Ama yeriniz değişti. Evrensel yasaların dışına çıktınız, bunu yaparak evrendeki tüm bilginin yapısını evrensel fizik ve etkileşim kuralların dışına çıkarak değiştirdiniz. Evet yerinizi değiştirerek tüm evrene ait bilgiyi değiştirmiş oluyorsunuz.
Akıllı bir varlık olduğunuz için sahip olduğunuz algı uzamı sebebiyle böyle davranıyorsunuz. Yani çevrenizi ne kadar geniş algılayabiliyorsanız doğru orantıda bu algı uzamına göre hareket edip yukarıdaki evrensel kuralın dışına çıkarak bilgi üretiyorsunuz ve ürettiğiniz bu bilgi evreni deyim yerindeyse yeniden kalibre ediyor.
Burada “algının kendisi de bir bilgidir” gibi itirazlar gelebilir. Yukarıda verdiğimiz örnek üzerinden algı uzamını bilgi olduğunu varsayarak bir antitez senaryosu oluşturalım:
Birisi sizin üzerinize geliyor. Klasik fiziğe göre henüz etkileşime geçmemiş olsanız da kuantum seviyesinde olay daha farklı olabilir. Çünkü üzerinize gelen kişiden yansıyan ışık, sizin gözünüze ulaştı ve bu veriler sizi yerinizi değiştirmeniz için uyardı.
Evet. Yukarıdaki örneğimiz bir yere kadar doğru. Hareketten önce kuvvetler arasında kuantum seviyesi de olsa bir etkileşim yaşandı. Ancak kuantum seviyesi bir etkinin sizin üzerinize uygulayacağı enerji, sizin hareket ederek ürettiğiniz enerjiden çok daha küçük olacaktır. Dolayısıyla yukarıda iddia ettiğim şekilde yeni bilgi üretilmesi bu bakış açısıyla da geçerliliğini korumaktadır. Ayrıca bu önerme bizi, kuantum fiziği bazı durumlarda klasik fiziği etkiler ve bu etkileşimde ortaya artı enerji çıkar gibi absürt bir sonuca götürmektedir. Ayrıca bu yer değiştirme eylemini geçerli bir sebebimiz olmadan, sadece öyle istediğimiz için de yapabiliriz . Yani ürettiğimiz antitez senaryosu büyük ihtimalle hatalıdır.
Buraya kadar anlattıklarımızı doğru kabul edersek, ayrıca bilginin kendisine de bir sanal kütle yüklediğimizi farz edersek; canlı ve bilinçli varlıklar olarak hemen hemen her hareketimizde yeni bilgiler üretiyoruz, yoktan var ediyoruz. Evrenin sahip olduğu bilgiyi arttırıyoruz.
Algı uzamı nasıl oluşur?
Algı uzamı, bilinç dediğimiz fenomenin bir yansımasıdır. Aşağıda verdiğim yazı sadece bu konuya odaklanan bir içerik. İyi hafta sonları.