Dindarlık ve Zeka İlişkisi
Merhaba. Bu yazımı attığım şu tweet sonrasında, “acaba fazla mı iddialı laflar ettim?” kaygısıyla yaptığım kısa araştırmadan sonra yazmaya karar verdim.
Attığım twitte belirttiğim korelasyonlar sebebiyle ürettiğim yoruma(ne kadar dindarsanız o kadar geri zekalı olmak zorundasınız) her ne kadar inanıyor olsam bu tezimi akademik kaynaklarla destekleme ihtiyacı hissettim. Önce benim basit korelasyonlarım ve ürettiğim yorum, ardından bulduğum birkaç akademik içeriğin kısa özetlerini paylaşacağım.
Tanım uyarısı: Kullandığım dindarlık tanımıyla, sadece güncel teolojik bağlamdaki dindarlığı kastediyorum. Yoksa ben de kendi tarzımda bir dindarım.
Benim yorumumu üretirken çıkış noktam, belirttiğim üzere dindar olan ülkelerde bulunan yazılımcılar ve dindar olmayan ülkelerde bulunan yazılımcıların değeri üzerineydi. Ancak yaptığım paylaşımda belirtmediğim başka verilerle de tezimi destekleyebilirim:
- Ülkelerin ekonomisi dindarlık seviyeleriyle ters orantılıdır. Bu yüzden bir ülke hem dindar olup hem de kişi başı geliri yüksek olamaz. Buradaki bireyler düşük zekalı oldukları için daima sömürülür.
- Ülkelerdeki iktidar, toplumun dindarlık seviyesine doğru orantıda katı ve baskıcı olmak zorundadır. Bunun sebebi bir üst maddede belirtiğim zayıflığın iktidar üzerinde yarattığı avantajdır.
Dünyada dinlerin baskın olduğu ülkelerde olan bitenlerin hemen hemen hepsi yukarıdaki maddelerde belirttiğim şartlara uyar. Bir Vatikan var bu kuralı bozan. Ancak Vatikan’ın hem varoluş motivasyonu hem de işleyişi diğer dindar ülkelere kıyasla çok farklı.
Bununla beraber, burada ortaya bir teknik detay daha çıkıyor. Dinlerin baskın olduğu ülkelerde yaşanan olumsuzluklardan dinleri birinci dereceden sorumlu tutmak doğru olmayabilir. Bu gelişmelerin ana sebebi zeka geriliğinin kendisi olabilir. Din zeka geriliğine sebep olduğu için suçlanabilir ancak. Örneğin akciğer kanserinden ölen birisi, akciğeri iflas ettiği için ölmüştür. Ancak sigara da akciğerin iflasına neden olan sebeptir. Sigara bu ölümden ikinci derecede sorumludur. Din ile zeka geriliği arasındaki ilişki de buna benziyor biraz. Dindar ülkelerdeki insanlar sömürülür, kandırılır, sayısız acılar çeker. Bunun ana sebebi din değil düşük zekadır, ancak düşük zekanın sebebi de dinlerdir.
Bilimsel araştırmalar
Şimdi işin akademik boyutuna gelelim. Yukarıdaki tezlerimi destekleyen pek çok araştırma buldum(ve twitimi silmek zorunda kalmadım). Bulduğum bu araştırmalardan birkaç tanesini paylaşıyorum. Fazla teknik konulara girmeden kısa kısa anlatacağım. En alta da incelediğim diğer araştırmaları ekleyeceğim;
Buradan başlayalım;
Zuckerman, Silberman ve Hall isimli araştırmacılar tarafından 2013 yılında yapılmış. Bu bir meta-analiz, 63 çalışmayı inceleyerek zeka ve dindarlık arasında anlamlı bir negatif ilişki olduğunu gösteriyor. Bu ilişki, üniversite öğrencileri ve genel nüfus için daha güçlüyken, üniversite yaşından küçük katılımcılar için daha zayıfmış. Araştırmacılar, zeki insanların daha az uyum sağlama eğiliminde olduğunu ve bu nedenle dini dogmalara karşı daha dirençli olabileceğini öne sürmüşler.
Bir diğer ilginç araştırma da bu.
Lewis, Ritchie ve Bates isimli bilim insanları tarafından 2011 yılında yapılmış. ABD’deki yetişkinler üzerinde yapılan büyük bir çalışmada, yüksek düzeyde dindarlığın düşük zeka seviyeleriyle ilişkili olduğunu bulmuşlar.
Peki neden böyle?
Peki anladık, dinler zeka düşüklüğü yapıyor. Peki bu varsayımla hareket edip sadece bu konuya odaklanmış araştırmalar var mı acaba diye baktım. Ama maalesef bulamadım. Ama kısmi olarak da olsa din ve zeka ilişkisini odaklanan araştırmaların içinde bazı bulgulara rastladım.
Ganzach ve Gotlibovski isimli araştırmacı, eğitimin dindarlık üzerindeki etkisini inceleyerek, bireysel farklılıkların, özellikle zekanın, bu değişkenler arasındaki ilişkiyi dramatik bir şekilde değiştirebileceğini fark etmiştler. İlk olarak, araştırmacılar kardeşler arasındaki zeka farklılıklarının, onların dindarlık düzeyleri arasındaki farklılıklarla nasıl ilişkili olduğunu incelemişler. Yani dindar olan ve ona göre daha az dindar olan diğer kardeşin arasındaki farklar. İkinci olarak, araştırmacılar zekanın zaman içinde dindarlıkta nasıl değişikliklere yol açtığını incelemişler. Bununla, zekanın dindarlık üzerindeki etkisini ve bu etkinin yaşla nasıl etkileşime girdiğini daha iyi anlamayı amaçlamışlar(ben iyi bir denek olurmuşum).
Bu araştırma, yine diğerleri gibi somut teknik bir çıktı üretmiyor, yani dindarlar şu sebepten düşük zekalıdır demiyor. Muhtemelen voke’lanmamak için kaçınıyor araştırmacılar böyle şeylerden. Sadece yorumsuz bir şekilde korelasyonu ortaya koyuyor. Verileri diğerlerine göre biraz daha ilginç buldum.
Tüm bu araştırma verilerini derleyip buradan tek bir evrensel yargı üretmeye çalışırsak; “Dindarlar, dindar olmayanlara göre daha az analitik düşünme yeteneğine sahip” sonucuna ulaşabiliriz.
Biz ünsüz olduğumuzdan mütevellit voke’lanamayacağımıza göre, elimizdeki bu yargıya göre göre şu şekilde bir başka yargı daha üretebiliriz;
- Dindarların tabi ki analitik düşünme yetenekleri zayıf olacaktır, çünkü dinleri sorgusuz inanç üzerine temellenmiştir. Analiz yapmayan insanın da zeki bir beyne sahip olmasının önü kapalıdır.
Yazımın sonuna gelirken yukarıda bahsettiğim bir şeyi tekrar vurgulamak istiyorum; Din baskısı altındaki fakir ülkelerin başlarına gelen şeyler, dinin kendisi dahil, çok sayıda kültürel, sosyoekonomik ve politik faktör tarafından etkilenebilir. Ancak bunlar genelde ikinci dereceden faktörler olabilir. Bence, teknik olarak sorumlu mekanizma zekanın kendisidir.
Kaynaklar: