Bir Anarşizm Sohbeti
Merhaba. Bu yazımda daha önce Bazı antik çağ filozofları, Albert Einstein ve Sigmund Freud kitaplarında denk geldiğim bir konsept üzerinden bir içerik oluşturmaya karar verdim. İçerik iki kişinin sohbeti şeklinde olacak. Yarattığım Modern Anarşizm fikrine bu şekilde ek bir katkı yapabileceğimi düşündüm. Ne kadar işe yarayacak, göreceğiz.
İki kısaltma kullanacağım: X kısaltması soruları soran ve Modern Anarşizmi bilmeyen bir moderatörü temsil edecek. S kısaltması ise beni temsil edececek. Bulunduğumuz ortam ise bir YouTube kayıt stüdyosu olacak. Keyifli okumalar.
X: Merhaba sevgili takipçiler. Bugün yeni bir siyaset teorisinden, Modern Anarşizm’den bahsedeceğiz. Konuğumuz ise felsefenin yaratıcısı, benim de sosyal medyadan takip ettiğim birisi S. Efendim hoş geldiniz!
S: Hoş buldum, teşekkür ediyorum.
X: Benim takip ettiğim birisi olduğunuz için Modern Anarşizm isimli yazınızı gördüğüm zaman okumak istedim. Ama benim o kadar hakim olduğum değil siyaset ve felsefe, yazı da baya uzun. O yüzden pek bir şey anladığımı söyleyemem. Şimdi bir de burada sorayım. Nedir Modern Anarşizm?
S: Memnuniyetle. Modern Anarşizm aslında Anarşist felsefenin bir üst versiyonu olarak tanımlayabiliriz. Anarşizmi anlatmama gerek var mı?
X: Yok yok, onu da öğreniversin takipçi.
S: Tamam o zaman. Dediğim gibi Modern Anarşizme Anarşist felsefenin özünün korunarak aşılmış hali diyebiliriz.
X: Korunarak aşılma derken neyi kastediyorsunuz?
S: Modern Anarşizm ile Klasik Anarşizm felsefesi nihai hedefler konusunda aynı fikirdedir. Her iki felsefe de özgürlüğün ulaşabileceği en üst seviyeyi yakalamayı hedefler. Ancak yöntem konusunda aralarındaki fark dramatik olacak şekilde farklıdır. Klasik Anarşizm devlet kurumlarının, devletlerin radikal olabilecek şekilde karşısındadır, tamamiyle devlet kurumundan arındırılmış bir dünya hedefi güder. Ancak devlet kurumu yok olduğunda yerine koyabilecekleri alternatif bir kurumsal örgüt yoktur. Bu yüzden başarısız oldular ve kendilerinden çok daha zayıf bir kuvvet olan komunizm kendilerini alaşağı etti.
Modern anarşizm ise bu konuda Klasik Anarşist felsefeden yöntem olarak ayrılır. Modern Anarşizm devletlerin Anarşistleştirilmesinden yanadır. Bu yöntemsel fark sayesinde Modern Anarşizm Klasik Anarşizm felsefesinin nihai hedeflerini korur ama yöntemi farklı olduğu için Klasik Anarşizm’i aşar. Ancak her şeye rağmen Klasik Anarşizm’e olan saygısını korur. İsmi de bu yüzden böyledir.
X: Şimdi devletlerin anarşist kimliğe dönüştürülmesi ilginç bir konu. Modern Anarşizm’in Klasik Anarşizmle aynı hedefleri taşıdığını iddia ettiniz az önce. Yani özgürlüğün ve refahın mümkün olan en yüksek halini. Şimdi iki devlet düşünelim. Bunlar bir şey olacak ve birbirleriyle savaşacaklar. Ülkenin birisinde açlık sefalet hüküm sürüyorken diğerinde zenginlik olacak. Şimdi bu durum Anarşist felsefenin kendisiyle çelişmiyor mu? Yani Klasik Anarşitlerin tarafında olasım geliyor burada. Savaş var, açlık var. Nerede kaldı özgürlük ve refah? Veya nasıl sağlanacak bu durum?
S: Çok güzel bir konuya değindiniz. Evet devletlerin varlığı özgürlüğün önündeki en önemli engellerden birisidir. Devletler varsa savaşlar olacaktır, açlık olacaktır, dünya kirlenecektir. Modern Anarşizm devlet kurumunu dışlamaz demiştim, ancak birden fazla devlet bulunmasına da karşıdır. Dünyada tek bir devlet bulunabilir, Birleşik Dünya Devletleri. Meseleye bu yönüyle bakınca tüm problemler çözülüyor zaten. Kimsenin kimseden korkmasına ve güç gösterisi yapmasına gerek kalmıyor.
X: Şimdi anladım. Peki nedir hayalinizdeki Birleşik Dünya Devletleri? Böyle tüm sınırların kaldırılıp buradan Ankara’ya gidiyor gibi Brüksel’e gidebilmeli miyiz mesela?
S: Evet. Ancak bu konunun nesiller olabilecek bir zamana yayılması gerekiyor. Bu ancak kitleler arasındaki kültür farklarının arasında bir uçurum olmadığı zaman gündeme alınması gereken bir mesele. Diğer yandan zaten illa böyle olmasına da gerek yok. Birleşik dünya devletleri ortamında iki büyük önemli değişiklik olacaktır. Birincisi ülkelerin devasa askeri harcamaları kesilecek ikincisiyse evrensel hukuk tüm dünyaya sirayet edecektir. Bu iki konudan gelen kazanımlar sayesinde zaten birden bir bolluğun içine düşeceğiz.
X: Askeri harcamalar ve silahlanma maliyetlerini anlıyorum. Ama hukuk konusunu pek anlamadım. Nasıl küresel bir hukuk edinimi olacak burada?
S: Örneğin Çin’e senin vatandaşların yarasa yiyemez abicim diyebileceğiz? Devlet bir tane olduğu için “diğer devletin içişleri” kavramı da ortadan kalmış olacak ve kimse kafasına göre bir yerlerde diktatörlük kuramayacak veya dünyaya milyarlarca dolarak malolacak bir virüs yayamayacak.
X: Peki bu Birleşik Dünya Devletleri oldu da yıkıldı. Birileri bir darbe yaptı. Ne olacak bu durumda?
S: Burası da Modern Anarşizm’i diğer tüm siyaset felsefelerinden ayıran bir konu. Modern Anarşizm yıkılamaz?
X: Nasıl yani?
S: Çünkü bu devletin bir parlamentosu bir merkezi yok. Herkes bu devletin hem vatandaşı hem de siyasetçisi. Devleti yok etmek isteyen birisinin tüm dünyadaki insanları yok etmesi gerekiyor. Çünkü tüm devletçilik faaliyetleri şu an kullandığınız e-devlet gibi bir mobil uygulamada. Oylarınızı buradan kullanıyorsunuz, yöneticilerinizi buradan seçiyorsunuz veya görevden alıyorsunuz. Referandumlar buradan oluyor, mahkemeler buradan oluyor. Her şey cep telefonunuzda. Yok edilemez olmasının sebebiyse bu uygulamanın merkeziyetsiz olması. Yani kimse bu uygulamayı çökertemez, sunucularını yok edemez, çünkü öyle bir yer yok. Bu yüzden bu devletin yok edilmesi imkansız.
X: Anladım. Peki bu devlette bir diktatör çıkarsa ve dünyaya kan kusturursa ne yapacağız?
S: Bunun önü de kapalıdır. Yapılan her eylem herkese açıktır. Dünya hep bir ağızdan bir kırbaç istiyoruz demediği sürece böyle bir olasılık yoktur. Diktatör olmak isteyen kişi bir referandumla görevinden alınır.
X: Peki referandum yapılmasını engellerse?
S: Bunu da engelleyemez. Çünkü sistem bunu otomatik olarak uygular. Örneğin Türkiye’de x sayıda kişi ben şu yöneticiyi görevden almak istiyorum derse sistem otomatik olarak bir oylama açar. Oylamanın sonucunda yönetici görevinden alınır. Modern Anarşist yöntemin ana amaçlarından birisi de insanların etkinliğini kısıtlamaktır, hakemlik görevi yapmaktır. Bunu sağladığı için kimse ileri gidemez.
X: Anlıyorum. Yani evet güzel fikirler… Ama şöyle bir şey kafama takıldı. Yani bu zamana kadar, ama sağ ama sol ama anarşist fikirler gelişti ve bu fikirler kitleler üzerinde egemen oldu. Hepsinde istisnasız bir, önder bir büyük vardı ve insanlar bu kişilerin peşinden gitti. Hep böyle ilerledi tarih. Ancak siz radikal olabilecek şekilde bu mekaniğin karşısındasınız. Sizin felsefenizde bir önder yok, hatta insanın zayıf olduğunu ve kendisini yönetemeyeceği manifestonuzun giriş kısmında da bu belirtiliyor. Böyle bir fikir sizce ne kadar etkili olacak, binlerce yıllık geçmişi olan bu insan alışkanlığını nasıl değiştireceksiniz?
S: Katılıyorum. Zaten bu fikri kitlelere kabul ettirmek en azından şu zaman için imkansız gibi bir şey. Ancak felsefenin böyle bir onay alması gibi bir ön koşul da yok. Modern Anarşizmi diğer devrimci fikirlerden ayıran şey de sürekli olarak devam eden, hiç bitmeyen devrim sürecidir. İnsanlar devrim süreci işlerken zaten farkında olmadan bu fikre hizmet edecekler. Bu sadece bir felsefi çıktı.
X: Burayı tam olarak anlamadım.
S: O zaman bir örnek üzerinden ilerleyelim. Örneğin şu an bir mobil uygulama olsa ve yanına 10 kişi daha toplayıp bu uygulama vasıtasıyla mahalle muhtarını görevden almak için bir oylama başlatabiliyor olsan. Böyle bir şey ister miydin?
X: Evet, isterdim.
S: İşte şu anda tam olarak insanın etkinliğinin zayıflatılmasına hizmet ediyorsun. Muhtar bir şey yapmış ve sizi rahatsız etmiş, yani orantısız bir insan etkinliği var. Siz de sistemi kullanarak bu etkinliğe karşı bir karşı kuvvet oluşturuyorsunuz ve orantısız etkinliği sönümlendiriyor, etkisiz hale getiriyorsunuz. “İnsanlar farkında olmadan bu fikre hizmet edecekler” derken kastım bu.
X: Şimdi anlıyorum demek istediğinizi. Aslında tam olarak insanı zayıflatmak veya etkisiz hale getirmek de diyemeyiz buna. Sistem daha çok etkinliğin bir yerde toplanmasını engelliyor.
S: Evet kesinlikle. İnsanların etkinliğini dağıtarak onları güçlendiriyor.
X: Bu kelime çok anlamlı geliyor şu anda
S: Teşekkür ederim.
X: Peki Modern Anarşist devrim hangi koşullarda ne şekilde gerçekleşebilir?
S: Biraz önce hiç bitmeyen sürekli devinen bir devrim süreci olacağından bahsetmiştim. Hatta bu devrim tüm dünya tek bir devlet olunca da durmayacak. Bu kez başka başka hedefleri olacak. Ama hepsinde aynı döngü çalışacak. Bir hedef olacak, hedef başarılacak, ardından bir sonraki hedef planlanacak.
X: Kusura bakmayın ama yine anlamadım. Biraz açabilir misiniz?
S: Kusura bakmayın, sorudan uzaklaştım galiba biraz. Kafanızın karışmasını anlayabiliyorum.
X: Estağfurullah, buyrun.
S: Başa sarıp sorumuza dönelim. “Modern Anarşist devrim hangi koşullarda ne şekilde gerçekleşebilir” diye sordunuz. Bende devrim mekaniğine vurgu yapmak isterken konu kaydı. Şimdi açıklıyorum;
Modern Anarşist devrimin başlangıç şartı, savaş, karışıklık veya bir siyasi parti kurup kitleleri örgütlemek değildir. Bir teknoloji projesidir. Bu projeyi hayata geçirip geliştirecek ekiptir. 3–5 kişi toplanıp bu temel bir iki özelliği olan ve bu felsefeye hizmet eden bir teknolojik ürün çıkartılması gerekmektedir. Ardından bu ürünün gelişim sürecini gözlemleyerek geliştirilmesi ve ürünü kullanan komunitenin büyütülmesi gerekmektedir.
X: Yine araya gireceğim kusura bakmayın. Yazdığınız manifestoda vergi toplayabilen, kredi verebilen, seçim yapabilen, ceza verilebilen bir uygulamadan bahsediyorsunuz. Üç beş kişi arasında nasıl olacak bu meseleler?
S: Ben de tam oraya geliyordum. Bu bahsettiğiniz özellikler komunutenin yoğunluğu ile ilgili bir konu. 3–5 kişi arasında tabi ki böyle etkileşimler olmayacak. 3–5 kişi ne yapabilir, atıyorum uygulamanın kullandığı dijital para üzerinden kendi aralarında ticaret yapabilirler, veya kendi aralarında unoffical bir hukuk otoritesi oluşturabilirler. Bunun gibi şeyler. Sizin bahsettiğiniz konu mesela uygulamanın Türkiye’de 50+ milyon aktif kullanıcısı olduğu zaman düşünülecek meseleler.
X: Peki 50 milyon kullanacıya ulaştınız diyelim. Öylece “artık mahkemeleri tanımıyoruz, bizim mahkememiz bu” mu diyeceksiniz?
S: Bu geçiş bu kadar sert olmayacak, ama kesinlikle buraya çıkacağız.
X: Peki devlet buna sessiz mi kalacak?
S: Tabi ki direnecek. Ancak tutuklayabilecekleri bir CEO olmayacak, kapatacakları bir site olmayacak. 50 milyon kişiyi aynı anda cezalandırmaları gerekecek, ki bu da imkansız. Bu yüzden bir süre sonra orta yolu bulmaya çalışacaklar ve uyum sağlayacaklar. Bu klasik devletçilik anlayışı yok olana kadar böyle devam edecek. Bu yüzden Modern Anarşist devrim sadece yıkıcı değil, yıkarken yapan bir devrimdir. Bu yönüyle de tüm devrimci düşüncelerden ayrılır.
X: Afedersiniz, ben yine bir şeyi anlamadım. Devletler orta yolu bulmaya çalışacaklar ve uyum sağlayacaklar dediniz. Bu konuyu açabilir misiniz biraz? Devletler kendilerine alternatif bir ekonomi modeline, bir hukuk modeline karşı öylece, hadi gelin orta yolu bulalım mı diyecekler?
S: Bu soruya canlı bir örnekle cevap vereceğim. Ancak öncesinde belirtmek istediğim bir husus var; Modern Anarşizm felsefesini hazırlarken kurduğum ilişkisellik ağı, diyalektik, Marksist tarih diyalektiğine çok benzer. Karl Marx’ın yarattığı tüm diyalektik matematiği toplumun ilişkilerini ve bu ilişkilerin yarattığı tarihsel çıktıları inceler, hesaplamaları buna göre yapar. Tüm mantık ve gelecek öngörüsü bu ilişkilerin incelenmesinden ibarettir. Marksizm özünde bir felsefe olmasına rağmen, sadece somut olanları incelediği için bu kadar başarılıdır.
Benim izlediğim diyalektik yöntem de Karl Marx’ın yönteminden pek farklı değildir, sadece somut olanlar üzerinden diyalektik basamakları hazırlanır. Ancak benim ölçeklerim biraz daha makro ağırlıklı olabilir.
Şimdi sorunuza dönecek olursak; Evet, devletler alternatif ekonomi ve hukuk modellerine uyum sağlayacaklar, daha doğrusu zorunda kalacaklar. Bugün aynı mekanik aslında kısmen çalışıyor. özellikle Twitter üzerinden hepimizin bildiği vakalar var. Serbest kalmaması gereken bir suçlu bir şekilde serbest kalıyor, veya bir kamu çalışanı yapmaması gereken bir hukuksuzluk yapıyor. Bu vakalar Twitter’de gündem olunca hukuk olması gerektiği gibi çalışıyor.
X: Evet evet. Ben de çok hatırlıyorum böyle şeyler.
S: İşte burada Twitter vasıtasıyla yapılan şey de aslında bir bakıma alternatif bir hukuk mekaniğinin çalıştırılması. Devletin hukuk sistemi de buna uymak zorunda kalıyor. Modern Anarşizm’in tüm gelişim mekaniğini, devletlerle savaşırken nasıl bir yol haritası izleyeceğini sadece bu örneklere bakarak anlayabilirsiniz.
X: Anladım şimdi. Mantıklı evet. Sadece bir şey kafama takıldı. Marksizm için başarılıdır ifadesini kullandınız. Ama bence değil! Komunizm rejimleri çöktü ve Marx’ın bir çok öngörüsü doğru çıkmadı. Bu başarızlık değil midir?
S: Marksizm her ne kadar somut ilişkiler üzerine kurulmuş bir felsefe olsa da bir yerde soyutlama yapmak zorundaydı. Bu soyutlamalar da tarihten ne kadar az uzaklaştıysa o kadar başarılı oldu. Örneğin işçi sınıfının burjuva sınıfıyla mücadele etmesi için örgütlenmesi gerektiği, bir emek devriminin ancak bu koşul gerçekleşirse başarılı olacağı yönündeydi. Yine mülksüzleştirmenin refahı getireceği yönündeki soyutlaması da bir yere kadar başarılı bir tahmindi. Bu soyutlamalar başarılıydı, çünkü eldeki tarih verisi buna imkan veriyordu ve her ne kadar soyuttan bahsediyor olsak da somut veriler bu tahminleri güçlü bir şekilde destekliyordu.
Ancak ne kadar tarihi öngörülebilir yapmak istiyorsanız, mecburen o kadar soyutlama yapmak ve soyut-somut makasını açmak zorundasınız. Tarihin belirsizliğini doldurmak zorundasınız. Her ne kadar mükemmel bir diyalektik mekanikle bunu yapsanız da, somut verinin yaratabildiği soyutlama bir yerlerde tarihin belirsizliğine yenilmesi gerekiyor. Marksizm bir yere kadar işe yaradı, bir raddeden sonra Marksizm yaşanan tarih için uygun olmamaya başladı, ayrıca teorinin savaştığı kapitalizm gibi kendisini sürekli güncelleyen bir sistematiği de yoktu. Yani kapitalizm karşısında yenilgi kaçınılmazdı bence. Ama bunlar Marksist diyalektiğin başarısız olduğu anlamına da gelmiyor. Bir metafor üzerinden ilerlersek, bir arabaya ne kadar benzin koyarsanız o kadar fazla yol gidecektir. Buradaki araba Marksist diyalektiktir. Benzin ise bu diyalektiğe kattığınız toplumsal ilişkiler yumaklarıdır. Ne yumak ne kadar büyük olursa sistem o kadar uzun çalışır.
Ben bu makası biraz daha açabilmek için Marx’a göre daha makro bir düzlemde çalıştım ve kapitalizmin kullandığı araçları sistemin parçaları haline getirdim. Ayrıca elimizde bugün çok daha fazla bir tarih verisi var, bu sebepten benim diyaletiğim daha fazla soyutlama yapmama izin veriyor. Ama atıyorum, bir milyon yıl sonrası için bugünün tarihine göre bir soyutlama yapmaya çalışsam büyük ihtimalle yanılacağım.
X: Peki.. Siz Marksizm’i o kadar övünce şey geldi aklıma. Yaratıcısı olduğunuz Modern Anarşizm’i, aynı zamanda bir tür Post-Marksist düşünce olarak da tanımlayabilir miyiz?
S: Bunu ben de düşündüm, ama objektif olmak gerekirse emin değilim. Ama kişisel fikrime göre hayır, diyemeyiz. Çünkü Marksizm’in yöntemsel olarak oldukça net ve temiz şartları, olmazsa olmazları vardır. Modern Anarşizm buralarda yöntem olarak Marksizm ile çatışıyor. Örnek olarak az önceki araba metaforu üzerinden gidersek; Marksizm şunu söyler: “Arabanının karbüratörünü, direksiyonunu kesinlikle değiştiremezsin”. Ama Modern Anarşizm’de durum tam tersidir. Bir yerde lastik değişebilir, bir yerde kaporta, bir yerde başka bir şey. Hatta değişimin kendisi zorunludur. Aslolan ilerlemektir. Bu yüzden bir Modern Anarşist kendisine Marksist diyebilir, ama klasik Marksist öğretiyi benimseyen insanların bu fikre katılacağını pek sanmıyorum. Haksız da değilller bence.
X: Anlıyorum. Konuyu biraz dağıttım gibi geliyor. Tekrar ana konumuza dönelim. Peki kabaca bu uygulamanın 50 milyon kişiye ulaşması için ne kadar süre ve para gerekiyor.
S: Tahminimce 8–10 milyon dolar arası bir para harcanır ve 2–4 yıl gibi kısa bir sürede hedefe ulaşılabilir.
X: Peki tüm dünyaya yayılması için gerekli olduğunu düşündüğünüz maliyet nedir ve bu paralar nerelere harcanacak?
S: Aslında tahminim 50 milyon sayısından daha az olabilecek hacimlerde sistem artık kendi ekonomisini oluşturmuş olacak ve büyümesi için artık paraya ihtiyacı olmayacaktır. Bunun nasıl olacağını da finans başlığında manifestonun içeriğinde belirttim. Paralar da ürün geliştirme ve büyüme operasyonlarına gidecektir kısaca.
X: Anlıyorum. Peki siz bu projenin başında olmayı hedefleyen birisi misiniz ve Neden bu fikri yaratma ihtiyacı duydunuz?
S: Burada iki soru var. Sırasıyla cevaplıyorum.
X: Evet öyle oldu pardon. Buyrun.
S: Ben bu projenin başında olabilecek kadar dahi bir insan değilim, kimse değil. Bu proje birden çok akıllı insanların bir arada olabilmesiyle mümkün olabilecek bir proje.Bunun içinde teknik yazılımcılar olacak, ekonomistler olacak, hukukçular olacak vs. Bunlar birbirinden çok farklı disiplinler Ancak para bu insanları bir araya getirebilir. Projenin başında olmaktan kastınız bu ekibi yönetmekse evet, şayet o kadar param olursa yapacağım şey tam olarak bu olacak. Ama bunu başaramasam bile benim için sorun değil. Bu felsefeyi yaratabildim ve bu da benim için oldukça doyurucu.
Şimdi neden bu fikri yarattığım konusuna geliyorum. Herkesin kendine biçtiği bir varoluş idesi vardır. Bu ama kariyerdir, ama çocuklarına iyi bir gelecek bırakmaktır, ama daha çok para kazanmaktır, ama sadece yaşamaktır, ama başka bir şeydir. Kesin olan şey bir amaç yaratılmak zorundadır. Benim kendime biçtiğim varoluş idesi de bu. Dünyayı, medeniyeti kurtaran insanlardan birisi olabilmek. Dolaylı yollardan da olsa binlerce yıl sonra yaşayacak insanların hayatlarına pozitif yönlü etki edebilmek, cinayetleri, tecavüzleri, sömürüleri kalıcı olacak yok etmek. Bundan daha yüce bir amaç yaratılabilir mi bilmiyorum.
X: Anlıyorum... Çok teşekkür ederim X. Süremizi de aştık ama oldukça keyif aldığım bir sohbet oldu. Gelişmeleri merakla takip edeceğim.
S: Ben de teşekkür ederim.
Güncelleme: Bu felsefe hakkında konuşmak tartışmak isteyen arkadaşları bekliyorum. Aşağıdaki yazı sizler için..