Badran ailesi

Serdar Kuş
3 min readMay 4, 2022

--

Merhaba,

Bu yazım etkileyici bir içerikle ilgili olacak. Mevzu bahis içerik Rakka’da geçiyor. Kalabalık bir ailenin Amerikan bombardımanından önce, toplu bir şekilde ölmeden önce yaşadıkları son saatler..

İçeriği neden etkileyici buldun diye soracak olursanız; ben sinemacıyım ve böyle içeriklerin önemli bir özelliği vardır, izlediğiniz bir şey ne olursa olsun ikinci kez izleyince size aynı duyguları yaşatmaz. O yüzden bir filmi ikinci kez izlemeyi pek istemeyiz. Ama bahsettiğim içerik bu özellikten yoksun, ne kadar izlerseniz izleyin aynı duyguları tekrar tekrar yaşamaya devam ediyorsunuz. En azından benim için öyle oldu.

Son birkaç senedir ara ara bu içeriği izleyip teknik olarak buna sebep olan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Başarılı olduğum söylenemez. Ama yine de bu yazıyı yazmaya karar verdim. İçerikteki bazı kareler üzerinde yoğunlaşıp sinematik ve psikolojik yorumlar yapacağım. Amacım hepinizin bir anlığına da olsa acı duyması. Bu acıyı ne kadar şiddetli yaratabilirsem o kadar mutlu olacağım. Neden bunu istediğimi de en son açıklayacağım.

İlgili içerik aşağıda. Kısa zaten, izlemeden geçmeyin:

İçerik ailenin evi olduğunu anladığımız yıkık dökük bir harabede başlıyor. Buldukları unları pişirip yemek yapan kalabalık bir aile. Ebeveynler pişirmekle meşgul, çocuklar ise birazdan karnı doyacağı için mutlu.

Birazdan elinde yemeğiyle genç bir kız kadraja giriyor. Söyledikleri şeylerle yüzündeki ifadeler tam zıddı.

Ardından genç kız uzaklaşıyor kamera tekrar yemeğin piştiği ocağa dönüyor. Yemeği pişirmeye çalışan kız sanki gündelik rutin işlerini yapıyormuş gibi. Çocuklar yine çok mutlu, bir tanesi “bizi de çek” diye bağırıyor.

İçerikte bana ilk saldırıyı yapan aşağıdaki kare oluyor ve burada gözlerim doluyor. Yine genç kızlardan birisi. Aslında ağlıyor ama gülmesi için çevresinden gelen baskılara dayanamayıp gülümsemeye başlıyor. Durumlarının içler acısı olduğunun farkında, ancak her şeye rağmen sevdikleri etrafında ve bu gülümsemesi için yeterli bir sebep.

Sonra kadraj tekrar çocuklara dönüyor. Çocuklardan birisi sevinçle zafer işareti yapıyor. Sokaklardan beslendiği çok belli. Mutluluğu belki de sokakta duyduğu zafer kazanacaklarına dair olan inancından geliyor olabilir.

Sonra ikinci saldırı geliyor, ve burada kendimi tutmakta güçlük çekmeye başlıyorum. Bir genç kız, dingin berrak masumiyeti olanca ışıltısıyla kendisini belli ediyor. Hiç olmaması gereken bir yerde hiç.

Son olarak belli ki bir önceki görselde bulunan genç kızın annesi veya ablası. O da dingin. Ancak bu dinginlik hüznün dinginliği, teslimiyetin dinginliği, kabullenişin dinginliği.

Son olarak bir kız daha var. Bir önceki kadının hemen yanında. Hepimizin çocukluğunda en az bir kez olmuştur. Herkes hüzünlüyken gülümseyip ortamı yatıştırmak isteriz gayri ihtiyari bir şekilde. Küçük kız da tam olarak bunu yapmak istiyor.

Evet, içerik bu kadardı. Umarım biraz olsun sizi üzmeyi, acı çektirmeyi başarabilmişimdir. Bunu neden istediğimi açıklayacağımı söylemiştim yazının başlarında. Şimdi oraya geldi sıra.

Çünkü bu insanların, dünyanın, doğanın kurtulabilmesi için öyle olması gerekiyor. Sizin benim hepimizin bu insanların acılarının birazını olsun çekmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde eyleme geçebiliriz ve bu trajedileri engelleyebiliriz. Ancak bu şekilde sorumluluk alabiliriz, aydın olabiliriz. Başkalarının acılarını paylaşarak.

--

--

Serdar Kuş
Serdar Kuş

Written by Serdar Kuş

Herkes herkesten sorumludur. Olmalıdır!

No responses yet