Adnan Oktar ve Bir Din Simülasyonu
Merhaba,
Bu yazımda bugün izlediğim etkileyici bir 140journos içeriğiyle ilgili olacak. Arkadaşların ürettiği en başarılı içerik olabilir. İçerikte Andan Oktar ve çevresindeki müritlerinin kurduğu örgütün işleyiş mekanizması anlatılıyor.
Yazıya devam etmeden önce, şayet izlemediyseniz, içeriği izleyip öyle devam etmenizi öneriyorum. Çünkü aşağıda yazacaklarım içerikle, içeriğin mekaniğiyle birebir ilişki halinde olacak.
Benim odağım örgütün kullandığı devşirme mekanikleri ve bu devşirme mekaniğinin kökleri olacak. Çünkü Adnan Oktar ve örgütü şimdiye kadar hiç kimsenin bir sistem haline getiremediği, bunu yapmaya çalışanların da saçmaladığı bir modeli keşfedip üzerinde modifikasyonlar yaparak pratik hale getirme başarısını göstermiştir.
Bu model kadim dinlerin insan kazanma modelidir, ve sanılanın aksine bence Adnan Oktar’ın Mesih veya Mehdi olmak gibi bir gayesi de yoktur. Adnan Oktar bizzat dinin kendisi haline gelmiştir.
Aşağıda bu modelin nasıl kopyalandığını ve nasıl uygulandığını tarif edeceğim. Adnan Oktar örgütü ve din kültürleri arasında ilişkilere vurgu yapacağım. Referans alacağım din kültürü de radikal din baskısı altında olan ülkeler veya aileler olacak.
Adnan Oktar Örgütü modeli
İçerikte anlatıldığı üzere Adnan Oktar örgütünün devşirme aşaması kabaca üçe ayrılır;
1- Kurbanların zayıflıkları tespit edilir ve bu zayıflıklar kullanılarak yakınlık kurulur.
2- Kurban içeri girince işkence ve tecavüzlerle karşısında direnci, karakteri yıkılır.
3- Kurbanın karakteri yeniden inşaa edilir ve süreç tamamlanır. Kurban artık kusursuz bir temsilcidir.
Din modelindeki karşılıkları
1- Kurbanların zayıflıkları tespit edilir.
- Din sonradan devşirmek istediği bireylerde aynı yöntemi kullanır. Birey ya bir varoluş sancısı çekmektedir veya yaptıklarından dolayı pişmanlık duymaktadır. Din, cennet, öbür dünya ve tanrının affediciliği gibi argümanlarla bu süreci uygular.
2- Kurban içeri girince işkence ve tecavüzlerle karşısında direnci, karakteri yıkılır.
- Din bu süreci devşirmelerde değil, çocuklarda ve yetişkinlik çağındaki bireylerde ebeveynler ve yakın çevre vasıtasıyla uygular. Adnan Oktar örgütündeki Bora karakterinin görevini burada ebeveynler ve yakın çevre uygular. Birey uzun yıllar psikolojik, belki fiziksel şiddete uğrar ve yeni özgün bir karakter yaratılmasına izin verilmez.
3- Kurbanın karakteri yeniden inşaa edilir ve süreç tamamlanır. Kurban artık kusursuz bir temsilcidir.
- Bu aşama Adnan Oktar örgütünde, Adnan Oktar’ın emriyle Bora karakterinin tuzağına düşürdüğü kızdan özür dileyip ayaklarına kapandığı kısma karşılık gelir ve sürecin en önemli bacağıdır, yeni karakterin aşılanma aşamasıdır. Bu aşamada kurban kaybettiği gurunu, karakterini, Adnan Oktar üzerinden geri kazanır. Yıkımın ve kendi içindeki korkunun simgesi olan Bora, artık elleri titrer vaziyette kendi ayaklarına kapanmıştır. Kurban yıkımın getirdiği tüm negatif enerjiyi bu şekilde desarj eder. Özgüvenini tekrar kazanır. Aşılama bu kısımda tamamlanmıştır. Artık yıkılan karakterin filizler verip yeniden yeşermesinin yolu da kapalıdır. Bu tek kelimeyle eşi benzeri olmayan dahice bir buluş.
- Dinde bu aşılama kısmı biraz daha sofistike bir şekilde işler. Kurban olan kadın, çocuğu olduğu zaman tüm başına gelenleri, tüm çektiği acıları doğan çocuğunun varoluş sebebi gibi olarak değerlendirir, çocuğunun varlığı için kabul edilebilir bedel gibi düşünmeye başlar ve hatta bu sebeple bir süre sonra işkencecilerine minnet beslemeye başlar. Çocuğunun büyümesiyle birlikte, kendi edindiği değerin kabul edilebilir bedellerini bu kez kendi çocuğuna yükler, kendisi de artık Bora karakterine dönüşmeye başlayacaktır. Süreç bu döngüyle ilerler. Freud da bu süreci kendinden memnuniyet ilkesi olarak açıklar.
Nasıl ki bir dindarın elinden dinini alınca bunalıma gireceği, kimliğinin parçalanacağı, belki yaşayamayacağı gerçekliği gibi, Adnan Oktar örgütünde bu üç aşamayı geçirmiş kadınların da maalesef kestirme yoldan tekrar eski sağlıklarına kavuşmalarının bir yolu yoktur, ve maalesef uzun yıllar tedavi olmaları gerekmektedir.
Dinin askerleri
Hem Adnan Oktar örgütü hem de radikal din, öğretinin işleyebilmesi için bolca askere ihtiyaç duyar. Ancak her asker paralıdır ve bu örgütlerin ekonomisi de bu ihtiyaca farklı şekillerde ödeme yapar. Bu ödeme seks serbestisidir. Erkeklerin ne kadar fazla seks yapma olasılıkları varsa, erkekler örgüt için o kadar iyi çalışır, var olan işleyiş o kadar iyi korunur.
Her iki örgüt örneğinde de kadınlar asker değil, kaynaktır. O yüzden kaynağın erkekler kadar teşvik edilmesi ve ödeme yapılması gerekmez, yönetilmesi yeterlidir. Ne pahasına olursa olsun.
Toparlayacak olursak; Adnan Oktar bir din kültürünü almış, onu modellemiş ve dinin yerine kendisini geçirmek suretiyle bunu pratik olarak uygulamıştır. Sosyloloji bilimimin, psikanaliz biliminin bu vakadan öğreneceği çok şey vardır.
Eskiden pek çok kişi gibi ben de bu örgütü hafife alanlardan, kurbanlarla dalga geçenlerden birisiydim. Ancak ne kadar hatalı olduğumu idrak ettim geç de olsa. Bu yaptıklarımdan ötürü tüm kurbanlardan özür diliyorum.